Bir şekilde hepimiz arkamızda atlılar varmış gibi bir koşusturma,bir telaş içinde günleri devirip, zamandan bir şey anlamadan senelerimizi geçiriyoruz. Zamanın kırbacı hep ensemizde. Bize ”Hep hedefin olsun,hep başarılı ol, fit ol, mutlu ol, bakımlı görün…” Hep bir şeylerin üstesinden gelmeniz gerektiğine dair telkinlerde bulunan bir ses var sanki. Ne dersiniz? Maalesef bu hepimizin başında. Zamanın bize getirdiği bir sistem gibi otomatik olarak bu düşünceler silsilesinin içinde buluyoruz kendimizi. Aslında kendimizi tanımadan, kendimizden ve hayattan ne beklediğimizin bile çoğu zaman farkında olmadan ömrümüz geçiyor.
Hep birilerine kendimizi kanıtlama telaşesi, hep birilerinden onay almak ya da takdir edilmek uğruna kendimizden vazgeçmiş durumdayız. Bunu da artık çevremizdeki insanlar yeterli gelmediği için sosyal medyanın hayatımızdaki yeri her şeyin önüne geçtiği için kendimizi binlerce hatta milyonlarca kişi tarafından onay alma ve arkamızda olduğunu düşündüğümüz atlılara her şeyi başardığımızı gösterip mutluymuş gibi yaparak gerçekleştiriyoruz.
Aslında belli bir plan program doğrultusunda günlerimizi belli bir sistem göre yönlendirebilsek ne kendimizden vazgeçmiş oluruz ne de bu koşuşturma sonucu hayatın tadını çıkartmamamız için bir sebep kalır ortada. Bu hayat bizim ve bunu sadece kendimiz için yaşamalıyız. Kimseye kendimizi beğendirmek ya da kimseden onay almak için değil. Çünkü bu hayat bize bahsedilen bir lütuf. Bunu da kendimizin önüne başkalarını geçirerek heba etmemek gerek. Çünkü siz değerlisiniz ve bunun farkında olmakta sizin elinizde.
YORUMLAR