Marka takıntısı her yaşta ve her dönemde görülebilen ancak özellikle ergenlikte olan gençler arasında kendini daha üstün, değerli hissetmek, bulunduğu ortamda daha çok ilgi görmek, çevrede kendini kabul ettirmek için yapılan olumsuz bir davranış biçimi olarak adlandırılır.

Özellikle ergenlik döneminde gençler ile aile arasındaki iletişim, paylaşım azaldıkça yaşıtlarıyla paylaşımları daha çok artmakta ve kimliklerinin oluşumu için en kolay desteği yaşıtlarından aldıklarını düşünmektedirler. Tabi bu süreçte ergen kendini yaşıtlarına kabullendirmek için olduğundan daha güçlü olduğu imajı çizmeye başlar ve sosyal medyada, televizyonda, arkadaş çevresinde özendiği insanları kendine rol model olarak görür. Ve bu kişilere duyulan özdeşimle birlikte onlar gibi olma, onlar gibi yaşama, onlar gibi giyinme vs… özenir. Vahim olan marka takıntı noktası da bu süreç de başlar. Kendini yaşıtlarından farklı, üstün göstermek için rol model gördüğü kişilerin giyim tarzını ve kullandığı markaları almayı kendine hedef belirler. Aslında marka merakının ergenlikte ki en büyük nedeni uzmanlara göre özgüven eksiliğinden kaynaklanmasıdır.

Peki bu süreçte anne – babalara düşen sorumluluklar nedir?

Çocukları küçük yaştan itibaren bilinçli tüketimi öğretmek ve yönlendirmek en temel sorumlulukların başında gelir. Okul dönemindeki çocuklara isteklerinin ertelenebilir olduğunu ve para yönetimini doğru bir şekilde anlatmak gerekir.

Çocuğun gençlik ergenlik döneminde ilk özdeşim kuracağı kişilerin başında anne-baba gelmektedir. Anne- baba rol model olduğunu unutmamalı ve kararsız ve tutarsız davranışlardan kaçınmalıdır.

Çocuğu ile her yaşta ve her dönemde iletişiminde açık ve net, dürüst en önemlisi güvenli bir ilişki kurmalıdır. Bu ergen gence büyük bir güç ve dayanak oluşturacaktır.

Aile içi konuşmalar da topluma örnek olmuş kişiler, bilim öncüleri, sanatçılar vb. kişilere yer verilmeli. Şiddet, çıkar dünyasına ait olumsuz konuşmalardan uzak durulmalıdır.

Marka takıntısı olan gençlerimizin kişiliğinin zayıf ve güçlü olan yönlerini görmelerini sağlayarak kendilerine yeni yeni hedefler koymaları sağlanmalıdır. Çocukların becerilerinin olduğu alanları fark etmelerini sağlayıp kimliklerinin ve özsaygısını desteklemeye çalışılmalıdır.

Her anne ve baba çocuklarının ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılamak ister. Tabi ki bunun başında en büyük olay aile ekonomisinin yeterli düzeyde olması gibi görünse de aile kendi ve toplumun sosyo-ekonomik düzeyine gören çocuğa en iyiyi vermeye çalıştığınızı hissettirin.

Unutmayalım ki özsaygısı ve benlik değerinin farkında olan bir çocuk markayı kendi değerini göstermek için araç olarak görmeyecektir.