Tarihimizde bazı şahsiyeler vardır asla unutulmaması gerekir. Yaptığı hizmetlerle ismini çağlar ötesine taşıyan bu kişilerden birisi de Sakarya Akyazı’dan başlayarak Hendek, Düzce, Bolu ve Mudurnu’nun Osmanlı topraklarına katılmasına vesile olan Konur Alp’tir.
Düzce ili Muncurlu Köyü’nde dünyaya gelen çeşitli okullarda sınıf öğretmenliği ve Türkçe öğretmenliği yaptıktan sonra Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Düzce Meslek Yüksek Okulunda Türk Dili dersleri veren İlhan Akın’ın kaleme aldığı Zor Bey Konur Alp kitabını okumak nasip oldu. Tarihte hakkında farklı bilgiler yer almakla birlikte Osman Bey’in en yakın dostu ve sırdaşı olan Konur Alp’i çok güzel şekilde roman tadında anlattığı Zor Bey Konura Alp kitabını Düzce Belediyesi de katkıda bulunarak okuyucuya ulaşmasını sağlamış.
Bugün Düzce il merkezinde bir mahallenin adı olan Konuralp bölgesi ismini Osmanlı devletinin devlet olmasında en çok emeği geçen komutanlardan biri olan Konur Alp’ten almaktadır. Osman Bey’in en yakın silah arkadaşı ve akıl hocası olan Konur Alp, zeki, akıllı ve çevik bir komutan idi. Osman Bey’in en güvendiği komutanı olan Konur Alp birçok kalenin fethedilerek Osmanlı topraklarına katılmasını sağlamıştır. Yazarın kitabında akıcı bir üslupla anlattığı Konur Alp ve Osman Gazi birlikte ciddi kader birliği yapmış ve özellikle Bizans’ın elinde bulunan o dönemde Bithinya olarak bilinen bölgeyi büyük bir çabanın, emeğin sonucunda Türk toprağı olması ve Osmanlı’nın hakimiyet alanına girmesini sağlamışlardır. Osman Gazi, 1300 yılından itibaren, Bizanslılara ve tekfurlara karşı mücadeleye girişince, yanında, Akça Koca, Samsa Çavuş, Aykut Alp, Abdurrahman Gazi, Köse Mİhal, Hasan Alp gibi önemli savaşçı arkadaşları ile birlikte Konur Alp de bulunmaktaydı.
Osman Gazi den sonra beyliğe oturan Orhan Gazi de en güvendiği en sağlam olarak gördüğü Konur Alp’i Karadeniz bölgesine açılan kapının alınması için görevlendirmişti. Konur Alp, Orhan Gazi’den aldığı yetki ile sırasıyla Akyazı, Mudurnu ve sonrasında kendi adı verilen Melen Çayı havzasını fethetmiştir. Savaş taktiklerini çok iyi bilen ve uygulayan Konur Alp Geyve, Alp Suyu, Karacebüş hisarlarını fethettikten sonra, Akçakoca ve Abdurrahman Gazi ile birlikte Bizans devrinde Regio Tarsia adı verilen Akova’ya akınlara başlatarak buraları Osmanlı topraklarına katmıştır. Düzce ve Bolu bölgesinin fethini de gerçekleştiren Osman Bey’in sırdaşı cengâver Konur Alp 1326 yılında Bursa’nın fethinde de bulunarak çok büyük kahramanlıklar göstermiş ve Bursa’nın fethinden sonra aynı yıl içerisinde vefat etmiştir. Bugün Konur Alp’in mezarının nerede olduğu kesin olarak bilinmemekte, ancak Düzce taraflarında Konuralp Mahallesi civarında olduğu tahmin edilmektedir. Bilecik Söğüt’te yer alan Ertuğrul Gazi türbesinin bahçesindeki kabir, sembolik makamdır. Asıl kabri değildir.
Tarihin dönüm noktası sayılacak bir dönemde yaptığı hizmetler takdire şayan ve çok önemlidir. Bu nedenle ismi bugün Düzce ilindeki bir mahalleye verilerek yaşatılmaya çalışılmaktadır. Son derece kritik görevler üstlenen bu denli bir kahramanın unutulması elbette mümkün değildir. İlhan bey de gelecek kuşaklara böylesi önemli bir şahsiyet olan Konur Alp’i tanıtmak adına kaleme aldığı kitabıyla çok kıymetli bir vazife yerine getirmiştir. Başta bu eseri yayın camiasına kazandıran İlhan Akın beye ve kitabın geniş kitlelere ulaştırılmasını sağlayan Düzce Belediyesine teşekkürlerimi iletirim.
Konur Alp isminin yaşatılması adına bir dönem Sakarya’nın Hendek ilçesinin ismi Konur Alp iken sonradan Hendek olarak değiştirilmiştir.
Osmn Bey’in en sadık arkadaşı ve komutanı olan Konur Alp’in adının anıldığı bölge bir zamanlar Herodot, Xenophon ve Strabon gibi antik çağ yazarlarının anlattığına göre M.Ö. 1200-700 yılları arasında Trakyalı halkların yurdu olarak anılmaktaydı. Klasik dönemde Megaralılar tarafından ‘’Kieros’’ ismi ile kurulduğu bilinen ve M.Ö. 183 yılında Bithynia Kralı I Prusias tarafından ele geçirilen şehir Melen (Hypium) çayının üstündeki Prusias anlamına gelen “Prusias ad Hypium” adını taşımaktaydı. Bölge M.Ö. 74 yılında Bithynia Kralı IV. Nikomedes’in döneminde Roma yönetimine geçmiş, M.S. I. yüzyılda gelişmeye başlamış, M.S. II. ve III. yüzyıllar arası sosyal refahta doruğa çıkmıştır.
Antik kentte ele geçen ithaf yazıtlarında, Prusias Ad Hypium Kenti’nin su kemerleri, agora, boule, tiyatro, hamam gibi diğer birçok önemli anıtsal yapılarının birçoğunun bu dönemlerde inşa edildiği bilinmektedir. Orta Çağda da bölge hakkında yazıtlar ve dini toplantı kayıtlarında zengin bilgi elde edilmiştir. Erken Hristiyanlık dönemi ve sonrasında da bu bölge canlılığını devam ettirmiştir. Prusias ad Hypium, Konur Alp Bey tarafından 1323 yılında Osmanlı topraklarına dahil edilmiştir. Bugün bu bölge de çeşitli kazı çalışmaları yapılarak alan açık hava müzesi olarak ziyaretçilere açılmıştır.
Konur Alp’in cepheden cepheye geçen ömrü bize şunu ifade etmektedir. 600 yıldan fazla dünya sahnesinde yer bulan koca bir imparatorluk, koca bir devlet olan Osmanlı Devleti’ni Osman Gazi kadar onunla mücadele etmiş Konur Alp gibi sevdası ve davası olan insanlar ayağa kaldırmış ve sağlam bir devletin temelini atmışlardır. Tarih sahnesinden bir rüzgâr gibi esip geçen Konur Alp’i rahmet ve minnetle anıyorum. Konur Alp’i gelecek kuşaklara tanıtmak adına yapılacak her türlü çalışma elbette çok manidar ve çok kıymetli olacaktır.
Düzce ili Muncurlu Köyü’nde dünyaya gelen çeşitli okullarda sınıf öğretmenliği ve Türkçe öğretmenliği yaptıktan sonra Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Düzce Meslek Yüksek Okulunda Türk Dili dersleri veren İlhan Akın’ın kaleme aldığı Zor Bey Konur Alp kitabını okumak nasip oldu. Tarihte hakkında farklı bilgiler yer almakla birlikte Osman Bey’in en yakın dostu ve sırdaşı olan Konur Alp’i çok güzel şekilde roman tadında anlattığı Zor Bey Konura Alp kitabını Düzce Belediyesi de katkıda bulunarak okuyucuya ulaşmasını sağlamış.
Bugün Düzce il merkezinde bir mahallenin adı olan Konuralp bölgesi ismini Osmanlı devletinin devlet olmasında en çok emeği geçen komutanlardan biri olan Konur Alp’ten almaktadır. Osman Bey’in en yakın silah arkadaşı ve akıl hocası olan Konur Alp, zeki, akıllı ve çevik bir komutan idi. Osman Bey’in en güvendiği komutanı olan Konur Alp birçok kalenin fethedilerek Osmanlı topraklarına katılmasını sağlamıştır. Yazarın kitabında akıcı bir üslupla anlattığı Konur Alp ve Osman Gazi birlikte ciddi kader birliği yapmış ve özellikle Bizans’ın elinde bulunan o dönemde Bithinya olarak bilinen bölgeyi büyük bir çabanın, emeğin sonucunda Türk toprağı olması ve Osmanlı’nın hakimiyet alanına girmesini sağlamışlardır. Osman Gazi, 1300 yılından itibaren, Bizanslılara ve tekfurlara karşı mücadeleye girişince, yanında, Akça Koca, Samsa Çavuş, Aykut Alp, Abdurrahman Gazi, Köse Mİhal, Hasan Alp gibi önemli savaşçı arkadaşları ile birlikte Konur Alp de bulunmaktaydı.
Osman Gazi den sonra beyliğe oturan Orhan Gazi de en güvendiği en sağlam olarak gördüğü Konur Alp’i Karadeniz bölgesine açılan kapının alınması için görevlendirmişti. Konur Alp, Orhan Gazi’den aldığı yetki ile sırasıyla Akyazı, Mudurnu ve sonrasında kendi adı verilen Melen Çayı havzasını fethetmiştir. Savaş taktiklerini çok iyi bilen ve uygulayan Konur Alp Geyve, Alp Suyu, Karacebüş hisarlarını fethettikten sonra, Akçakoca ve Abdurrahman Gazi ile birlikte Bizans devrinde Regio Tarsia adı verilen Akova’ya akınlara başlatarak buraları Osmanlı topraklarına katmıştır. Düzce ve Bolu bölgesinin fethini de gerçekleştiren Osman Bey’in sırdaşı cengâver Konur Alp 1326 yılında Bursa’nın fethinde de bulunarak çok büyük kahramanlıklar göstermiş ve Bursa’nın fethinden sonra aynı yıl içerisinde vefat etmiştir. Bugün Konur Alp’in mezarının nerede olduğu kesin olarak bilinmemekte, ancak Düzce taraflarında Konuralp Mahallesi civarında olduğu tahmin edilmektedir. Bilecik Söğüt’te yer alan Ertuğrul Gazi türbesinin bahçesindeki kabir, sembolik makamdır. Asıl kabri değildir.
Tarihin dönüm noktası sayılacak bir dönemde yaptığı hizmetler takdire şayan ve çok önemlidir. Bu nedenle ismi bugün Düzce ilindeki bir mahalleye verilerek yaşatılmaya çalışılmaktadır. Son derece kritik görevler üstlenen bu denli bir kahramanın unutulması elbette mümkün değildir. İlhan bey de gelecek kuşaklara böylesi önemli bir şahsiyet olan Konur Alp’i tanıtmak adına kaleme aldığı kitabıyla çok kıymetli bir vazife yerine getirmiştir. Başta bu eseri yayın camiasına kazandıran İlhan Akın beye ve kitabın geniş kitlelere ulaştırılmasını sağlayan Düzce Belediyesine teşekkürlerimi iletirim.
Konur Alp isminin yaşatılması adına bir dönem Sakarya’nın Hendek ilçesinin ismi Konur Alp iken sonradan Hendek olarak değiştirilmiştir.
Osmn Bey’in en sadık arkadaşı ve komutanı olan Konur Alp’in adının anıldığı bölge bir zamanlar Herodot, Xenophon ve Strabon gibi antik çağ yazarlarının anlattığına göre M.Ö. 1200-700 yılları arasında Trakyalı halkların yurdu olarak anılmaktaydı. Klasik dönemde Megaralılar tarafından ‘’Kieros’’ ismi ile kurulduğu bilinen ve M.Ö. 183 yılında Bithynia Kralı I Prusias tarafından ele geçirilen şehir Melen (Hypium) çayının üstündeki Prusias anlamına gelen “Prusias ad Hypium” adını taşımaktaydı. Bölge M.Ö. 74 yılında Bithynia Kralı IV. Nikomedes’in döneminde Roma yönetimine geçmiş, M.S. I. yüzyılda gelişmeye başlamış, M.S. II. ve III. yüzyıllar arası sosyal refahta doruğa çıkmıştır.
Antik kentte ele geçen ithaf yazıtlarında, Prusias Ad Hypium Kenti’nin su kemerleri, agora, boule, tiyatro, hamam gibi diğer birçok önemli anıtsal yapılarının birçoğunun bu dönemlerde inşa edildiği bilinmektedir. Orta Çağda da bölge hakkında yazıtlar ve dini toplantı kayıtlarında zengin bilgi elde edilmiştir. Erken Hristiyanlık dönemi ve sonrasında da bu bölge canlılığını devam ettirmiştir. Prusias ad Hypium, Konur Alp Bey tarafından 1323 yılında Osmanlı topraklarına dahil edilmiştir. Bugün bu bölge de çeşitli kazı çalışmaları yapılarak alan açık hava müzesi olarak ziyaretçilere açılmıştır.
Konur Alp’in cepheden cepheye geçen ömrü bize şunu ifade etmektedir. 600 yıldan fazla dünya sahnesinde yer bulan koca bir imparatorluk, koca bir devlet olan Osmanlı Devleti’ni Osman Gazi kadar onunla mücadele etmiş Konur Alp gibi sevdası ve davası olan insanlar ayağa kaldırmış ve sağlam bir devletin temelini atmışlardır. Tarih sahnesinden bir rüzgâr gibi esip geçen Konur Alp’i rahmet ve minnetle anıyorum. Konur Alp’i gelecek kuşaklara tanıtmak adına yapılacak her türlü çalışma elbette çok manidar ve çok kıymetli olacaktır.
YORUMLAR