Yaz mevsiminin bitmesine sayılı günler kaldı. Ama virüsün bitmesine kaç gün kaldı bilen yok. İlk başlarda sadece işi olanlar dışarıya çıkarken şimdi herkes sokaklarda. Mağazalar her zaman ki gibi kalabalık. Avmlerde aynı şekilde insan kalabalığına bürünmüş şekilde. İnsanlar artık bu duruma ya alıştı ya da vurdumduymazlık hat safhaya ulaştı. Her gün bir düğün, nişan ya da sünnet yapılıyor. Yapılmasın demiyor kimse ama kurallara uyularak yapılsın. Gördüğümüz kadarıyla kurallara uyan da yok. Rahatsız oluyorsanız gitmeyin diyorlar. Peki gidenlere virüs bulaşınca onlardan da başkalarına bulaşınca bunun sorumlusu kim oluyor? Herkes sadece kendini düşünür oldu. Milli Eğitim Bakanlığı okullarımızı açmak için resmen savaş veriyor. Açılmasın diyenler de var. Bu kadar sorumsuzluk olmasa zaten okullar açılacak ve çocuklarımız da derslerinden geri kalmayacak. Özellikle de küçük öğrenciler okula tekrar alışmakta sıkıntı yaşayacaklar. Yine hem ortaöğretim hem de lise son sınıf öğrencileri bu sene sınavlara girecek. Bunların kaybı ne olacak? Kurallara uymayan kişiler bu kadar öğrencinin de hakkına girmiş oluyor. Bunca zaman evde oturup ta kurallara uyanlara yazık ettik. Sağlık çalışanlarımızın emeklerini hiçe saydık. Şimdi yaz tatili bittiğinde herkes evine dönecek ve telefonlarını ellerine alıp sosyal medyadan mesajlar vermeye başlayacaklar. Kurallara uyalım gerekmedikçe dışarı çıkmayalım. Her gün vaka sayılarını görmekten ruh halimiz yoruldu. Bir an önce virüs hayatımızdan çıkıp gitse de bu isyan edişlerimiz de bitse artık.