Üretimle tüketim birbirine her alanda orantılı gidiyor. Sinemada da bu şekilde kimi sanatçılar sadece üretiyor. Bunlardan birisi de Yeşilçam emektarlarından İhsan Yüce. Hatta ismini duyunca o kimdi diye bir düşünüyoruz resmini görünce de aaa tamam biliyorum demekten kendimizi alamıyoruz. Çoğu sanatçının isimlerini hayatlarını dahi bilirken usta oyuncunun hayatı hakkında çokta bir şey bilmediğimizi fark ediyoruz. Bilen biliyor da bilmeyenler için bildiğim kadarıyla ben yazayım dedim. Yüce yıllar önce drama tiyatrosu kurmuş ve birçok oyun sergilemiş. Daha sonra filmlerde oyunculuk yapmış. Oynadığı rollerle ödüller almış. Bununla da kalmamış yönetmen koltuğuna oturmuş. Bu da yetmemiş ki kendisine harika filmlerin senaryosunu yazmış ve bu filmleri defalarca izlemeye doyum olmuyor. Bunlarla da yetinmemiş bir de harika şiirler yazmış. Ama bu şiirleri şairlere saygısızlık olacağını düşündüğü için yayınlamamış. Ne kadar da naif bir insanmış. Keşke yayınlasaymış bu kadar güzel bir insanın kaleminden kim bilir ne güzel şiirler çıkmıştır. Bu nasıl bir üretkenlik nasıl bir azim. Hayatına yüzün üstünde film sığdırmış. Hem de o dönemin şartlarında. Yazdığı senaryolara dikkat ettiğimizde öyle aşklı meşkli değil halkın içinden yaşanan olaylar. Kemal Sunal’ın oynadığı çoğu filmin senaryosunu yazmış. Benim en favorilerimden biri olan “Kibar Feyzo” filminde ayrıca kendisi de oynamış. Davaro filminde de baba rolünde izliyoruz kendisini. Tam anlamıyla başrol oyuncusu olarak görmüyoruz ama oynadığı karakterler sanki hep ona göre yazılmış. Bir başkası oynasa sanki yakışmayacak diye düşünürüm hep ve sanki o filmde olmasa bir şeyler eksik kalacakmış gibi olurmuş. Maalesef kıymeti çok fazla bilinmemiş zeki bir sanatçı. Bilinen bir şiiri var çok uzun olduğu için burada paylaşamıyorum ama meraklısı internetten bulabilir. Hayallerin peşinden gitmiş bir sanatçı iyi ki de gitmiş biz de bugün televizyonun karşısına geçtiğimizde onun hayallerini seyretme imkanı buluyoruz.