Bir ters köşe yapalım bakalım zihnimizde. Hani o eziyet ettiğiniz, beğenmediğiniz, tiksinerek baktığınız, elimi dahi sürmem dediğiniz hayvanlar var ya, o hayvanların isimlerini gün içinde ne kadar alıyorsunuz ağzınıza?

Çalışkan öğrencilere inek derler mesela. Ama bir ahıra gittiklerinde kokudan burunlarını tıkarlar. Sabah kahvaltıda süt, peynir eksik olmaz. İnsanlara olan getirisini hiç düşünmezler. Kolay değildir hayvancılık yapmak. Ama bunu yapan insanlara da tiksinerek burun kıvırarak bakılmaz. Aksine karnını doyurduğu için saygı duyulur, şükredilir.

Kedilere nankör diyorlar. Peki yayınlanan, işaret diliyle sahibinden yemek isteyen kedinin videosunu gördünüz mü? Bu mudur nankörlük? İnsanoğlu nankörlük yaptığında neden kedi gibi derler? Oysa sokakta görse bir yudum su vermez o cana hayvan sevmezler. Ya tekmeler, ya arabasıyla ezmeye çalışır. Peki onlar o şekilde nankörlük yaparken, kediye nankör demek kimin ne haddine?

Verdiğiniz bir sözü unuttunuz diyelim. Unutkanlık deyince aklınıza hangi hayvan geldi. Balık değil mi? Evet balıklar unutkandır. Ama insan da unutkandır. Onlar da kendi aralarında unutkanlık yapan balığa insan diyorlar mıdır acaba?

Kurnazlığı insanlar yapar. Birinin hakkına çok iyi bir şekilde girerler. Hiç de yadırgamazlar bu durumu. Fakat olur mu? Burada çakala topu atmamız gerekir. Çakallık yaptı derler.

İnsanoğlu çok temiz, hayvanlar bütün kötülükleri üzerinde taşıyor değil mi? Ah insanoğlu… Keşke yaptığınız her haltı hayvanlar üstünden değerlendirmeseniz. Şimdi söyleyin bakalım. Bu hayvanların isimlerini insanların yaptıkları hatalar üzerinden değerlendiriyoruz diye, hayvanların bizlere dava açmaya hakkı yok mudur?