Hayat işe bir ezan ile başlayıp bir sela ile biten zaman arasında yaşadıklarımızın toplamı. Yaşadığımız süre boyunca hep mükemmel olmayı istiyoruz bunu yaparken de yanımızda kim varsa kırıp döktüğümüz zamanlarımız oluyor. Bazen bir gülümsemeyi, sıcacık içten bir merhaba demeyi karşımızdakine çok görüyoruz. Küçük dağları ben yarattım edasıyla havalanmalarımız da cabası. İyilik yapmayı artık unuttuk yaptığımız iyiliği de reklam etmeyi öğrendik. Eskiler sağ elin verdiğini ol el bilmemeli derdi ne kadar da haklılarmış. Şimdi her şey aleni yapılmakta. Kalp kırmayın ölüm var yazısına her yerde denk geliyoruz. O an için bir silkelenip kendimize geliyoruz. Evet haklı diyoruz üzülüyoruz. Kendimizi değiştirmeliyiz diye düşünüyoruz. Ama zaman bu ya bir saat sonrasında bile bu düşüncelerimizin kırıntısı kalmıyor. Hiç ölmeyecekmişiz gibi yaşıyoruz ve yaşamaya devam ediyoruz. Bencillik ruhlarımızı sarmış durumda karşımızdaki insandan özür dilemeyi bile kendimize yakıştıramıyoruz. Bir adım atmak gönlünü almak istemiyoruz. Özür dilemenin bile bir erdem olduğunu zihinlerimizden sildik. Artık kavga gürültü her yerde. Okullarda gençler arasında, marketlerde, otobüs duraklarında, maçlarda, trafikte ve en kötüsü evlerimizin içinde. Esasında kavga bizlerin içinde cahillikte, bencillikte, düşüncesizlikte. Bu kavramları düzeltmeden kendimizi değiştiremediğimiz gibi etrafımızda da hep kalp kıran birisi olarak anılmaya mahkumuz. Yaşadığımız her şeyin bir masal bir yalan olduğunu unutmayalım. Tek gerçek olan ölüm ise neden hala kendimizi ve çevremizi tüketmeye devam ediyoruz.