Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Önder Güzelarslan

TARİHİ DEĞİŞTİREN SAVAŞLAR 5

1980’li yıllara doğru giderken Türkiye kendi içinde bir kaos yaşıyordu. Sağ-sol kavgaları 12 Eylül ihtilalini getirdi. Binlerce genç aynı kişiler tarafından hep birbirine kırdırıldı. Sağcı-solcu çatışmaları ile masum birçok genç genç yaşta toprağa düştü. Analar ve genç yaşta dul kalanlar hep ağıt yaktılar. Türkiye’de bunlar olurken 2. Dünya Savaşı sonrasında Ortadoğu’da ortaya çıkan birçok devletin başı İsrail ile belada idi. Filistin topraklarını işgal ederek kurulan İsrail Yahudi Devleti bir çıban başı gibi hiç rahat durmadı. Filistin topraklarını işgal etmek için 1948 yılında başlattığı Arap-İsrail Savaşı günümüze kadar hep devam ede geldi. İsrail’in Ortadoğu’da genişlemesinin önünü açan ve arkasında duran ve destekleyen hep ABD oldu.

İsrail kurulduğu günden bu yana Filistin topraklarında binlerce, on binlerce insanı katletti. Adeta bir soykırım gerçekleştiriyor. Dünya da barış sesleri yükselirken İsrail’e dur diyemeyen dünya devletleri İsrail’in dünyanın gözü önünde soykırım yapıyor olmasına sesiz kalıyor. Bir avuç Filistinli Müslümanlar da tıpkı Bedir Savaşı’nda olduğu gibi direnç göstermeye devam ediyor. Öldürüldükçe güçlenen ve imanlarını güçlendiren Filistinli Müslümanlar başta Türkiye olmak üzere bütün İslam Devletleri’nden direnişlerine katkı vermelerini ve desteklemelerini istiyorlar. 1948 yılında başlayan Arap-İsrail Savaşı bugüne kadar gelen bir direnişi beraberinde getirirken Ortadoğu’da her an sıcak anların yaşanmasına sebep oluyor.

Savaşlar dünyanın kaderini değiştirmeye devam ediyor. 2. Dünya Savaşı sonrası dünya da barış ve sükûnet geleceği düşünülürken daha ağır kayıplara vesile olan milyonlarca insanın yok olması, ölmesine vesile olan savaşlar adeta katliam boyutlarına ulaşarak devam etmektedir.

Bu savaşlardan biri de Kore Savaşı. 2. Dünya savaşı bitiminde ABD ile Rusya arasında paylaşılamayan Kore. Kore Savaşı Güney ve Kuzey olarak ikiye bölünmüş olan iki devlet tek halk arasında zuhur etmiş, Kuzeyi denetim altına alan Ruslar burada komünist idareyi kurmuşlardı. Güney de ise demokratik bir rejim hakimdi. Bir süre sonra Kuzey Kore Güney Kore’ye saldırdı ve Kore savaşı böylece başlamış oldu. Kore Savaşı hem bölgesel hem de küresel açıdan dünya tarihinde bir dönüm noktası olmuştur. Kore Savaşı, aynı zamanda Türkiye açısından da bir ilk olmuştur. Türkiye, ABD’nin yanında yer alarak Kore’ye asker göndermiştir. Hala ülkemizde Kore gazisi olarak yaşayan insanlara rastlayabilmekteyiz.

Kore Savaşı, soğuk savaşın ilk sıcak çatışması olarak dünya tarihine geçmiştir. Kore Savaşı Kuzey’in Güney’i yutmasına engel olsa da BM’nin ülkenin tek çatı altında birleştirilmesi hedefine ulaşılamadı. Kuzey Kore Rusya güdümünde iken Güney Kore ABD’nin güdümüne girmesi iki kutuplu dünya olgusunu da pekiştirmiş oldu o tarihlerde.

1950’lerden sonra soğuk savaş dönemi ve iki kutuplu dünya bir tarafta ABD diğer saratta Sovyetler Birliği. Dünyayı tek kutuplu olmaya sürükleyen bir savaştan bahsetmeye çalışacağım şimdi de. Bu savaş Rusların batağa sürüklendiği RUS-Afgan Savaşı. Afganistan M.S. 642’de Arapların bölgeyi fethettiği tarihten bu yana Müslüman bir ülke. Moskova-Kabil arasında 1978 yılında Afganların talebi olması üzerine Sovyet askerleri ülkeye gelebilecekleri yönünde bir dostluk anlaşması imzalıyorlar. O yıllarda yönetimi iyice karışan Afganistan’a 1979 yılı sonuna doğru Ruslar Afganistan’a sözde yardım ediyorum gayesiyle asker göndermeye başlıyor. Bu arada Afganistan iç karışıklıklar yaşıyor. Ruslar bir anda Afganistan’ın içinde buluyor kendilerini. Hükümet karşıtı isyancılar ile savaşa giren Rusya’yı o dönemde ABD Başkanı Jimmy Carter, Sovyet saldırısını “2. Dünya Savaşı’ndan bu yana barışa yönelik en büyük tehdit olarak” algılamaktadır. Ve bir taraftan da Afganistan direnişine destek veriyordu. Afganlı mücahitler inanılmaz bir direniş gösterdi ve sonunda Sovyet Rusya Afganistan’dan çekilmek zorunda kaldı. Sovyet Rusya çekilse de Afganistan’da iç çatışma uzun yıllar devam etti. Ancak bu savaş dünya tarihinde bir dönüm noktası oldu. 2 kutuplu soğuk savaş döneminin sonuna doğru gidiyordu dünya. Nihayet 25 Aralık 1991 yılında SSCB Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov’un istifa etmesinin ardından Sovyetler Birliği dağılmış birliği teşkil eden bugün Türki Cumhuriyetler dediğimiz devletler tek tek bağımsızlıklarını ilan ederek ayrı devletler haline gelmiştir. Böylelikle de 2. Dünya Savaşı sonucunda kurulan 2 kutuplu dünya tek kutuplu dünya halini almış oldu.

Önce 1917 yılında devrimle kurulan Komünist yönetimi sonucunda Rus Çarlığı tarihe karıştı daha sonra da SSCB adı altındaki devlet ortadan kalkarak bugünkü Rusya Devleti kurulmuş oldu.

Sovyet Rusya çözülürken Ortadoğu’yu kana bulayan bir başka olayla dünya gündemi sarsılıyor. Saddamlı Irak Kuveyt’i işgal ediyor ve bu savaştan yıllar sonra kendi sonunu hazırlayan hamleyi yapıyordu. Aynı zamanda Çöl Fırtınası olarak da bilinen 1. Körfez Savaşı Ortadoğu’nun her açıdan Batı’nın kontrolüne girdiği tarihi bir dramdır. ABD’nin müdahil olduğu savaşta binlerce insan ölüme gitti. ABD 1. Körfez Savaşı’ndan tek süper güç olarak çıkmış ve bu savaşla birlikte Körfez ülkelerindeki varlığını daha da pekiştirmiştir. ABD, aynı zamanda, 2003’te patlak verecek ve bölgeyi tamamen ateş topuna çevirecek 2. Körfez Savaşı’nın da temellerini atmış oluyordu.

Dünya tarihinde özellikle yakın geçmişte Avrupa’nın göbeği denilecek bir yerde 1991 yılında başlayan ve 4 yıl süren büyük bir soykırımı beraberinde getiren ve bütün dünyanın gözü önünde bir milletin yok edilişine sebep olan Yugoslavya İç Savaşı. 1992 yılında savaş Bosna-Hersek’e sıçramış Yugoslavya’dan ayrılan ve devlet olan Sırplar, Hırvatlar ve Bosnalılar arasında geçen savaş adeta dünyanın sonunu getirecek nitelikte idi. 11 Temmuz 1995’te başlayan ve 8 bin 372 Boşnak sivilin Ratko Mladic emrindeki Sırp askerler hunharca öldürüldüğü Srebrenista Katliamı, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’da yaşanan en büyük insanlık trajedisi olarak tarihe geçmiştir.

Dünya da bugün dahi irili ufaklı bölgesel savaşlar devam etektedir. Dünya biraz zor durulacak görünüyor. Savaşlar hiç şüphesiz arzu edilmeyen bir durum ancak maalesef insanoğlunun vahşi hırsı savaşları hiç durduracak gibi değil. Savaşların iyi bir şey olmadığını Napolyon da şöyle dile getiriyor:

“Savaşın bir gününü görseniz, bir diğerini görmemek için Tanrı’ya yalvarırdınız.”

5 bölüm halinde ele aldığım tarihi değiştiren savaşlar yazı dizimizin böylece sonuna gelmiş bulunuyoruz. Dünya da savaşların olmadığı, barış ve huzurun hâkim olduğunu görmek temennisiyle yazımı Martin Luther King’in bir sözü ile tamamlıyorum.

“Kuşlar gibi uçmasını, balıklar gibi yüzmesini öğrendik. Ama kardeşçe yaşamayı öğrenemedik.”

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER