AK Parti uzunca bir süredir yönetim kadrolarını genel merkez onaylı, tek adaylı kongrelerle belirliyor. Yanılmıyorsam Şenol Durmuş ve Adil Çelik’in aday olduğu il kongresi son iki adaylı kongre olmuştu.

O tarihten sonra parti içi temayül yoklaması yapılır, adaylar genel merkeze çağırılır, mülakatlar yapılır ve sonunda AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın işaret ettiği isim il ya da ilçe başkanı olurdu. Son dönemlerde bu yöntemde değişti. Artık geniş katılımlı temayül yoklamaları yapılmıyor. Bunun yerine o ilin koordinatör milletvekili başkan adaylarını belirliyor, teşkilat başkanı adaylarla görüşüyor ve sonunda adayımız bu isimdir deniliyor.  Tek adaylı genel merkez tandanslı kongreler parti içi demokrasi anlamında eleştiri konusu olsa da AK Parti, teşkilatların ayrışmaması adına bu yöntemi kullandığını açıklıyor. AK Parti artısıyla eksisiyle uzun süredir bu yöntemle parti teşkilatlarını oluşturdu ancak bu dönemde sıkıntılar baş göstermeye başladı. Öncelikle il başkanı, koordinatör milletvekili, genel merkez yetkilileri ilçe başkanlarını belirleme sürecine o kadar çok müdahil oluyor ki söz konusu ilçelerde yaşayan parti mensuplarının talep ve beklentileri geri planda kalıyor. Hal böyle olunca paraşütle gelen başkan ve yönetimler, kendilerini o koltuğa getiren yöneticilere karşı sorumlu hissederken göreve gelmesinde etkisi olmayan parti üyelerine karşı sorumluluk ve görevlerini ikinci plana atıyor. Ancak bu gidişat son günlerde büyük sıkıntılar doğurmaya başladı. Bazı ilçelerde partililer isyan bayrağını açtı. Bir yere kadar genel merkezin ve yöneticilerin iradesi parti tabanında karşılık buluyor. Sonra bir bakıyorsunuz ki seçim zamanı çalışacak kimse bulamıyorsunuz. İlerleyen günlerde bu sıkıntı büyük sorunlara yol açacak. İl başkanı başta olmak üzere genel merkez yöneticilerinin çok geç kalmadan tabanın sesine kulak vermesi gerekiyor.