Hayatın kendisi bir bütünlük arz eder. Geçmişi, yaşanılan an ve gelecekten ibaret olan hayat bütün bu zaman dilimlerini bir bütün olarak algılamayı gerektirir.

Dün geçmiştir. Ancak geçmişte yaşanılan çok şeyler vardır. Bunlar araştırılıp öğrenilmeli yaşanılan zamana ve geleceğe ışık olmalı. Doğru yaşanılanlar örnek alınmalı, geliştirilerek daha iyisinin yaşanması sağlanmalıdır. Geçmişte yapılan hatalar ise tekrar edilmemeye gayret gösterilmelidir. Bütün bunun içinde sorgulama yeteneğimizi devreye sokmalıyız. İnsanoğlunun yapısında pek sorgulama yoktur. Zira sorgulama kimi zaman hataları, eksikleri ortaya çıkartır. İnsan hata ve kusurlarını görmek istemez onlarla yüzleşmek istemez. Hatalar geçmişte yapılmış olsa bile anın tadını kaçıracağı için pek sorgulanmak istemez.

Geleceği daha iyi planlayabilmek için mutlak surette sorgulama yapmalıyız. Sorgulama yapmasını bilen toplumlarda, birçok farklı fikirler de gelişir. Zira sorgulama beyin jimnastiğini peşinden getirir. İnsanın düşünce ufkunu açar. Sorguladıkça neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlama fırsatı elde ederiz. Sorgulama sonucunda olumlu veya olumsuz kararlar gün yüzüne çıkar. Kararlar ile birlikte uygulamalarda tartışmaya açılmış olur. Sorgulama bir güvensizlik değildir. Aksine özgüveni ortaya çıkarır. Özgüvenin sonucunda kişiler toplum içinde kendilerine de bir yer ayrıldığının farkına varır. Sorgulanan hayat daha yaşanabilir bir hayat sunar bize. Herkesin olaylara bakışı, özümsemesi ve sentezlemesi farklıdır. Bu farklılıkların ortaya çıkmasıyla hayat daha başka bir anlam ifade eder. Gelişmişliğin göstergesi olan sorgulama geleceğin de daha doğru kurgulanmasını sağlar. Böylelikle toplum içinde herkesin birbirine saygısı da artmış olur. Sorgulama özellikle yöneticilerin ve idarecilerin aldığı kararlar ve uyguladıkları yöntemleri kapsarsa daha doğru karar alma yetisi kazanmalarını da sağlayacağında sorgulama onlara aynı zamanda bir erdemlilik kazandıracaktır.

Farabi “Erdemli Devlet” kitabında: “Bilgelik yöneticilerin vazgeçilmez özelliklerinden biri olmazsa, devletler yöneticisiz kalır” diye bir ifade kullanır. Yöneticiler için bilgelik ne kadar önemli ise, sorgulayıcılık da ana özelliklerin başında gelmelidir. Kendileri sorgulayıcı olduğu gibi sorgulanmaya da acık olmalıdır. Çoğu zaman yönetici tabaka sorgulanmak istemez. Her zaman en iyiyi yaptıklarını iddia ederler. Ancak zaman içerisinde sorgulanmayan ve hesaba çekilmeyen uygulamalar gelecekte kangrene dönüşecek sonuçlar doğurabilmektedir. Kördüğüm haline gelip gelecekte daha büyük sorunlar ile karşılaşılacağına bugünden sorgulama kapısının açık tutulması gerekir. Sorgulama yapılırken de kırıcı ve incitici olmamalı. Nezaket kuralları çerçevesinde ve genel kabul görmüş örf, anane, gelenek, töre ve kanunlara uyarak saygı içinde yapılmalıdır. Sorgulayan da sorgulanan da nezaketini bozmaz ise o zaman doğru sonuca daha iyi bir şekilde ulaşılmış olur. Böyle bir duruma kısaca ortak akıl diyebiliriz. Ortak akıl ve istişare her konuda daha iyiyi doğru şekilde yapmayı sağlar. Ortak aklın kullanılmasının yolu da birdir. Ortak akıl geliştikçe, sorgulama kültürü yaygınlaştıkça toplumda sorunlar daha hızlı çözülür ve toplum da birlikte yaşama duygusu daha da perçinleşir. Böyle toplumların ömrü de uzun olur.

Sorgulamadan uzak olan bir hayat yaşanır olmaktan çıkar. Zira kusursuzluk hiç kimseye özgü bir tutum değildir. Her insan mutlaka hata yapabilir. Yanlış kararlar alabilir. Ortak aklın, istişarenin aldığı kararlarda hata riski daha azdır. Ayrıca sorgulama ve akabinde denetleme sağlıklı kararların alınmasında çok etkili bir yöntemdir.

Öz eleştiri asla bir açmaz değildir. Öz eleştiri yapabilen toplumlar her konuda başarıyı elde edebilirler. Hayatı yaşanabilir kılan da bu zaten. Geleceği doğru inşa edebilmenin yolu da ortak aklı çerçevesinde istişare kültürüdür.

Dünyanın her ülkesinde ortak akıl, sorgulama kültürüyle gelişir ve zenginleşir. Sorgulama kültürünü zenginleştirmeyen toplumlar, doğru bilgi ve doğru hizmet üretemez, güçlenemez ve kendilerini geliştiremezler.