Bu yıl tüm dünyada o kadar çok olay yaşandı ki hangisine üzüleceğimizi bilemez olduk. Bir olay oluyor ve buna üzülüyoruz, üstünde konuşuyoruz, tartışıyoruz hop daha yaşadığımızı atlatamadan bir yenisi oluyor. Önce İran Ukrayna uçağını düşürdü ve maalesef ki 176 kişi hayatını kaybetti. Daha sonra Avusturalya’da başlayan yangınla binlerce canlı öldüğü gibi ormanların da yüzde yirmisinden fazlası yandı. Ardından Manisa ve Elazığ’daki depremlerle bir kez daha üzüldük. Daha sonrasında Van’da çığ düştü ve çığ altında kalanları aramaya giden ekibin üstüne de çığ düştü. Daha bunların üzüntüsü geçmemişken şehit haberlerimiz geldi. İşte en büyük yaslarımızdan biri olmalı derken dünyayı etkisi altına alan virüs ülkemize geldi. Ardından sokağa çıkma yasakları başladı ve eğitim-öğretime ara verildi. Bunun üzerine uzaktan eğitime başlanıldı. Meclisimiz yüzüncü yılını kutladı. Ufo görüntüleri ise sosyal medyada olay oldu. İstanbul’da hortum çıktı ve Bursa’da sel oldu. Çok ilginçtir ki bu kadarla yaşanılan olaylar sınırlı kalmadı. Geçtiğimiz ay Sakarya’da yaşanan havai fişek fabrikasındaki patlamayla bir kez daha yüreklerimiz dağlandı. Malatya’da deprem oldu. En sonda Beyrut’ta yaşanan patlamayla artık bir bu eksikti dedik. Bunlar ilk etapta aklıma gelenler dahası da var. Dini ve milli bayramlarımızı pandemiden dolayı evlerimizde kutlamak zorunda kaldık. Her yaşanılan olayda bu son olur diye dua ediyoruz. Ama arkası kesilmiyor. Acılara bir yenisi daha ekleniyor. Artık şaşırmıyoruz ama çok üzülüyoruz. Yaşadıklarımız da bizleri yıpratıyor. En önemlisi de bu virüsün ne zaman biteceğini kimse bilmiyor. Büyük bir muamma yaşıyoruz. Bekleyip göreceğiz. Bizi daha hangi olaylar bekliyor.