Neye inanmış olsa da olmasa da kendi dönemine göre kesinlikle devrimci bir şairdi Nesimi. Bunu şiirlerindeki korkusuz dilinden ve 700 yıl öncesinin dünyasının dar görüşlülüğüyle mücadelesinden anlıyoruz.

O dönemde yaygın olan tarikatlardan birine üye Nesimi: hurufilik. daha çok felsefi ve mistik konuların işlendiği, varlık ve sayılar arasında bağlantıların kurulmaya çalışıldığı değişik kafada insanların buluştuğu bir yer burası. bizim nesimi de durur mu; insanların anlayamayacağı, herkesin ona “zındık” diyerek bağırmasına sebep olacak laflar söylüyor tabii.   Edebiyatla ilgilenenler mutlaka bilir vahdet-i vücut kavramını. Belki hala tartışılan bir kavramdır herkes farklı yorumlar. bazıları savunur bazıları şirk der. “tasavvuf düşüncesinde, yaratanla yaratılanın tek ve “bir” olduğunu savunan görüştür.” Böyle kulağa çok hoş geliyor belki ama o dönemin insanları anlayamıyor, bunun üstüne bir de nesimi ‘ben allahım’ diyor. burada anlatmak istediği; her şeyi o yarattıysa her şey onun parçası. biz onun kendisiyiz, kendi parçasıyız. ben onda var olmuşum ya da onda yok olmuşum zaten ben o’yum diyor.  bir dal ağaçları yaratır, ağaçlar da ormanı yaratır diyor bir nevi.