Aramızdan ayrılalı tam tamına sekiz yıl oldu. Ne çok insan üzüldü onun bu dünyadan gidişine. Çünkü o hayatında daha bir kez baba olamamışken, bütün insanların babası olmuştu. Küçüklüğünden bu yana çektiği acılarla tanınırdı Müslüm Gürses. Ve o acıların hepsine rağmen dimdik hayata devam etmesiyle…

Sanatçı ruhu daha çocukluktan belliydi. Daha üç yaşındayken Şanlıurfa’dan Adana’ya göç etmişlerdi ailecek. Bunun sebebi ise maddi yetersizlikti. On yaşına geldiğinde ise Adana’da bir çay ocağında şarkı söylemeye başlamıştı. Fakat onun ardından akşamları asıl işi olan terziliği dönüyordu.

Çok fazla ayrıntıya girmeyeceğim. Asıl can yakan olaylara değinmek istiyorum. Bir insanın onca yaşadığına rağmen nasıl ayakta durabildiğini anlatmak istiyorum. Onu yıkan en önemli haberlerden biri de annesinin ölüm haberi oldu. Ama olay ne yazık ki sadece bundan ibaret değildi. Annesinin katili babasıydı! Yalnızca bir iftira yüzünden karısının, bir tanecik oğlunun annesinin canına kıymıştı.

Aradan zaman geçtikten sonra Gürses turneden geriye dönerken, şoför uyuya kaldığı için araç kaza yapıyor. Bu kazada babamızı öldü zannedip morga kaldırıyorlar. Orada gözlerini açtığında bakıyorlar ki aslında ölmemiş. Bunun üzerine ameliyata giriyor. Fakat bunun da sonucunda koku kaybı, sürekli olan bir baş ağrıs, konuşma yavaşlığı gibi çeşit hastalıklar türedi usta sanatçıda. Yine de tüm bunlara rağmen sevdiği işinden asla vazgeçmedi.

Şarkılarıyla, filmleriyle, Muhterem Nur’a olan aşkıyla tanıdığımız bu güzel insan hala daha yüreklerde yaşamaya devam ediyor. Aşk acısında, mutluluklarda, çıkmazlarda hep bizlerle. Birden akla gelen şarkısını açıyoruz ve hiç sıkılmadan dinlemeye devam ediyoruz. Ömür boyu da dinlenecek şarkıların. Sen aşkınla birlikte rahat uyu büyük usta…