Trakya, Boğazlar, Marmara Denizi, Karadeniz ve Küçük Phrygia Bölgelerinin kesiştiği coğrafyaya hâkim ve bölgenin kontrolünü sağlayan jeopolitik konuma sahip bir yerleşim yeri olan Daskyleion Antik Kenti, Bandırma’nın 30 kilometre güneyinde herkes tarafından bilinen bugünkü Manyas Kuş Cenneti’ne çok yakın Ergili Köyü’nün 2 kilometre doğusunda yer alan bir bölge de kurulmuştur. Bugün Hisartepe olarak bilinen bölge de kurulmuş olan Daskyleion Antik Kenti M.Ö. 7. yüzyılda Daskylos adıyla bilinen ünlü Lydia Kralı’nın, Sardis’ten hanedan kavgaları nedeniyle bu bölgeye gelmesiyle burada kurduğu kenttir. Bölgede yapılan çalışmalarda Hellenistik döneme ait bulunan kalıntılar Daskyleion’un o dönemde önemli bir merkez olduğunu göstermektedir.

Kral Daskylos’un Daskyleion’da doğan oğlu Gyges daha sonra Lydia’ya geri çağrılmış ve bir süre sonra da Gyges Lydia’ya kral olmuştur. Gyges’ten sonra da şehir Daskyleion diye anıla gelmiştir. Daskyleion “Daskylos’un Yeri” anlamındadır. Şehir bu ismi M.Ö. 650 yıllarında almıştır.

Bölgede ilk araştırma 1952 yılında Kurt Bittel isimli bir araştırmacı tarafından yapılmıştır. Antik metinlerin verdiği coğrafi bilgileri de değerlendirerek Daskyleion’un bugünkü adı olan Hisartepe‘yi belirlemiştir. Bölgede daha sonra 1954 yılında Prof. Dr. Ekrem Akurgal kazı çalışmaları başlatmış ve bu çalışmalar 1960 yılına kadar devam etmiştir. Bu kazı çalışmaları neticesinde özellikle İncili Duvar olarak adlandırılan teras-sur duvarı Hellenistik Döneme ait en dikkat çekici mimari kalıntılardan biridir. Duvarın yapımı esnasında, üzerinde inci dizileri bulunan ve aslında daha önceki dönemlere ait olan devşirme mimari blokların kullanılmış olması nedeniyle, duvara İncili Duvar ismi verilmiştir.

Daskyleion da Troya gibi erken dönem yerleşimlerinin olduğu kentlerden biridir. Bazı antik yazarlara göre M.Ö. 12. yüzyıl Aoellerden Dor’lar diye adlandırılan bir grup Daskyleion’a gelip yerleşmiştir. Daskyleion’da yaşamış olan devletlere ait maddi kalıntılar, yapılan arkeolojik kazılarda gün ışığına çıkartılmaya çalışılmıştır. Dor’lardan sonra ise Trakya dan Anadolu’ya göç eden Friglerin bu yörede yerleştikleri anlaşılmaktadır. Ancak M.Ö. 2. yüzyıldan sonra Daskyleion’da yerleşim zayıflamaya başlamıştır. Roma Döneminde höyüğün çevresinde çiftlikler kurulmuştur. Orta Çağ’da ise Hisartepe’de bugün yer yer surları ve kuleleri takip edebilen bir Bizans Kalesi inşa edilmiştir.

Anadolu’da kurulmuş olan Antik Dönemin devletleri bölgelerinin hem kontrolünü hem de siyasi ve ekonomik yönetimini ellerinde tutabilmek için Anadolu’daki jeopolitik konumunun ciddiyeti nedeniyle Daskyleion da her devirde etkin olan bir kale ve yerleşimin varlığını korumaya çalışmışlardır. Bu yönüyle Daskyleion önemli merkez konumunda olma özelliğini sürdürmüştür. Tabii güzellikleri ve yörenin güçlü bir jeopolitik konuma sahip olması nedeniyle Daskyleion tarihte hep önemli bir yerleşim yeri olarak bilinmiştir. Bütün antik yazarlar Daskyleion ve Paradeisos’un (Manyas Kuş Cenneti) güzelliğinden övgü ile bahsetmişlerdir.

Lydia medeniyetine ait yerleşimin kalıntılarının, Hisartepe’nin en tepesinde, yani yerleşimlerin merkezinde, “Kült Yolu” olarak adlandırdığımız alanda yoğunlaştığı anlaşılmaktadır. Daskyleion, Akhaemenid döneminde önemli bir satraplık merkezidir. Bunu Antik dönemde güvenli iletişim sağlamak için kullanılan kil mühür baskılar olarak tanımlanan “bulla”lardan anlayabiliyoruz. Devletler arası yazışmalarda kullanılan papirüsler, bu bullalar ile mühürlenmekte ve bu sayede başka bir kişinin yazıyı açıp okunması engellenmektedir. Daskyleion bullalarında Aramca, Eski Persçe ve yunanca yazıtlar, bunun yanı sıra kuş tasvirleri ve av sahneleri yer almaktadır. Bütün bu veriler, Daskyleion halkının, florası ve faunasının son derece zengin bir bölgede yaşayan çok kültürlü bir toplum olduğunu göstermektedir.  Yine bu dönemde inşa edilmiş “Üç Odalı Yapı”nın C mekanına ait alt tabakalarında bir bölümü mutfak olarak kullanılmıştır.

Bölge de yapılan kazı çalışmalarında ortaya çıkan Daskylos sarayının temeli özel bir teknikle inşa edilmiş olduğu ve bu temelin altında da bir atık su kanalının yapıldığı görülmektedir. Buradan da anlaşılacağı gibi 2700 yıl önce burada yaşayan insanlar bilinçli olarak çevrelerine ve tabiata son derece duyarlı tavır sergilemekte imişler.

Balıkesir adına önemli bir turizm değeri olan bu bölge tarihten ibret alma ve tarihi daha iyi anlama adına görülmeye değer. Burada elde yapılan kazılarda ortaya çıkan tarihi  değerler Bandırma Arkeoloji müzesinde sergilenmektedir.