Çanakkale Savaşları’ndan sonra yapılan ülkemizin işgaline karşı şanlı bir direniş olarak tarihe geçen İstiklal Savaşı’nın da tarihimizde çok önemli bir yeri vardır. Adeta İngilizlerin taşeronluğunu yapan Yunanlıların ülkemizin batı kesimlerini işgal etmeleri karşısında inanılmaz bir direnişe ve düşmanı yurttan püskürtme gayretleri içinde önemli rol alan Kuvâyi Milliye direniş örgütünün öncüsü hiç şüphesiz 10 numara şehrimiz Balıkesir olmuştur.

Kuvayi Milliye Anadolu’nun Yunan, İngiliz, Fransız, İtalyan ve Ermeni birliklerince işgal edildiği ve Mondros Mütarekesi ile ağır şartların dayatıldığı dönemde çeşitli yörelerde Osmanlı ordusunun silahlarının alınıp dağıtıldığı günlerde ortaya çıkan milli bir direniş örgütüne verilen isimdir. Millî Mücadele döneminde düzenli ordu kurulana dek, düşman güçlerine karşı halkın kendisini savunması için kurduğu ve öncülüğünü bugün hala gururla yüreğimizde taşıdığımız ildir memleketimiz Balıkesir.

Balıkesir’in olduğu yerde elbette düşman barınamazdı. Balıkesir’in bu anlamlı direniş hareketi şanlı tarihimizde altın harfler ile kazınmıştır. Buraya kadar olan kısım hiç şüphesiz Balıkesir ve Balıkesirliler için büyük mana ifade etmektedir ve bu ruhu o günden bugüne bütün Balıkesirliler yüreklerinde büyük bir gururla taşımaya devam etmektedirler. Lakin burada eksik kalan bir durum var. Onu da şöyle izah etmeye çalışayım.

Geçen haftalarda bu köşemizde kaleme aldığım “İstiklal Madalyalı Şehir İnebolu” isimli yazımı okuyan kıymet verdiğim Balıkesir’imizin güzide ilçesi Manyas ilçesinden olan ve aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden okul arkadaşım Kaan Engin Özaydemir şunu ifade etti. Gayet güzel bir yazı kaleme almışsınız. Burada bu yazı vesilesiyle Balıkesir’imizin bir eksiğini de ortaya koymuş oldunuz. Millî Mücadelede inanılmaz başarılar sergileyen, şanlı direnişte öncülük yapan Kahraman Balıkesirliler; hiçbir yerden yardım almadan sadece kendi gayretleriyle düşmana karşı adeta etten bir duvar olup aman vermeyerek düşmanı tam 13 ay boyunca Balıkesir sınırlarına hapsettiler. Bu hareketleri ile düşmanın Anadolu’ya geçişini engellemiş oldular. Burada 13 aylık bir sürede gösterilen şanlı direniş Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarına zaman kazandırmış oldu. Balıkesir bu hareketi ile bir istiklal madalyası hak ediyor. Geçte olsun bunun alınması ile ilgili gerekli girişimlerin yapılması gerektiğini ifade etti. Kaan kardeşimin bu talebi çok yerinde ve haklı bir talep.

Yazımızın başlığında ifade ettiğim Balıkesir marka şehir olur mu sorusuna ilk önce hak etmiş olduğu istiklal madalyasını almakla başlayabilir diyebiliriz. Marka şehir olmak öyle çok kolay değil. Ama Balıkesir marka şehir olmayı çoktandır hak ediyor. Bunun içinde elinde büyük fırsatlar barındırıyor. Bu konuda yapılması gereken tek şey var ilin vekilleri, merkezi yönetimi temsil eden valisi, yerel yöneticileri, Balıkesirliler tarafından şehrin içinde ve gurbette kurulmuş STK’ları tek yumruk olmalı ve birlikte fikir geliştirmeli geliştirilen bu fikirler doğru kişiler tarafından uygulamaya konulmalıdır.

Balıkesir ülkemizin en şanslı illerinden birisi. İki denize kıyısı olan Marmara ve Ege’nin incisi konumunda bir şehir. Bir taraftan körfezi, bir taraftan içinde adaları da barındıran Marmarası, diğer taraftan dağ kısımları her bir köşesi kendine has özellikler ve güzellikler barındıran kendi kendine turizm, sanayi, tarım ve hayvancılık alanlarında yetebilen gözde bir il. Bunu yöneticisinden en alt tabakadaki vatandaşı bile her platform da ifade ediyor ve biliyor. Buraya kadar her şey çok güzel ama bir eksik var o da galiba sinerji ile birlikte, birlik beraberlik yok. Şehrin en öne çıkan alanı her daim körfezi. Ama Balıkesir körfezden ibaret değil. Geçtiğimiz yıllarda ilin hayvancılık alanındaki gelişmişliğinin bir göstergesi olarak 50’li peynirli şehir adı altında bir kitap yayınladı. Bu çalışma elbette takdire şayan ama yeterli değil. Böylesine hayvancılık alanında öne çıkan şehrin bu peynirlerini ortaya koyan ulusal ciddi bir marka henüz oluşturulabilmiş değil. Ya da bu anlamda çalışma yapılabilmiş değil. Balıkesir peynirleri sadece ulusal marketlerde değil uluslararası arenada da yer bulmalı, aranan marka olmalıdır. Türkiye’de herhangi bir kimseye peynir denilince ilk aklınıza gelen nedir diye sorduğunuzda alacağınız cevaplar “Ezine”, “Kars eski kaşarı” ya da “Erzincan Tulumu” olacaktır. Belki birçok insanın aklına “Manyas kelle peyniri”, “İvrindi koyun peyniri” gelmeyecektir. Ancak birçok insana etten bahsettiğinizde Balıkesir hayvanlarının etinin lezzetli olduğunu duyacaksınız.

Şehrin asıl dinamikleri denizi ve hayvancılığı değil aslında hep geri plana itilmiş günümüzde kısmen gün yüzüne çıkartılmaya çalışılan inanılmaz bir dinamiği var. Nedir o diye sorarsanız bütün Türkiye için hazine değerinde olan “Termal” diye cevap veririm. Balıkesir tıpkı Afyon gibi termal cenneti. Körfez de ve Gönen ilçesinde denizle bütünleşen termal, dağ ilçeleri Balya, Sındırgı, Bigadiç’te tabiat ve ormanla bütünleşmekte. Manyas’ta ise tabiat cenneti içinde yer almaktadır. Belki bugün daha gün yüzüne çıkartılamamış nice termal kaynakları var Balıkesir’in. Bu termal kaynakları doğru tanıtılabilse ve bu anlamda doğru yatırımlar yapılabilse alsana termal cenneti markasıyla bir marka ortaya çıkmış olur. Turizm alanında denizin dışında orman ve termal bütünleştiğinde bunun en güzel yansıması Sındırgı ilçesi işte size muhteşem bir marka.

Yine Balıkesir bereketli toprakları ile ülkemizi sırtlayan bir tarım şehri. Havrandan aşağıya doğru körfezin tamamı Zeytin ağaçları ile donanmış vaziyette. Zeytinyağı alanında ülkemizin en büyük üretici illerinden biri. Üstelik dünyanın oksijen bazında yoğunluğunun oluğu 2.noktası ülkemizde ise tek noktası Kaz Dağları’nın bir ucu Balıkesir’in körfez bölgesinde süzülmekte. Bu bölgede yetişen zeytinlerden elde edilen zeytinyağı altından daha kıymetli. İşte sadece bu bölgenin zeytinlerinden geleneksel yöntemler ile elde edilecek zeytinyağı bir marka adıyla bütün dünyaya satılabilir. Böylelikle hem üreticiler ciddi kazanç elde edebilir hem de Balıkesir bir dünya markası ile dünya da yer bulur.

Belki de burada atladığımız nice değerleri var bu Kuvâyi Milliye şehrinin. Elbette her şehrimiz çok değerli. Ama her yönüyle 10 numara olan Balıkesir ise bir başka. İç ve dış dinamiklerini sinerji ortaya çıkartacak şekilde bütünleştiremediği için şehir kabuğunu istenilen düzeyde bir türlü kırabilmiş değil. Burada en önemli gördüğümüz sıkıntılardan biri de şehri yönetenler de bir birlik beraberlik ve bütünlük yok. Herkes kendi tarafına çekmeye çalışıyor.

Ümidim o yöndeki Millî Mücadelede düzenli bir ordu olmadan Yunan işgalinden kendini kurtaran tek şehir olan Balıkesir ilk önce hak ettiği İstiklal madalyasına bir an önce kavuşur ve akabinde 10 numaraya yakışan STK’ları sayesinde özlenen yer de olur. Marka bir şehir olarak sadece Türkiye’nin değil dünyanın da gündeminde imrenilecek bir şehir haline gelir.