Antalya Körfezi’nin batı kısmında Teke Yarımadası’nınsa güneyinde bulunan bir zamanlar “Işıklar ülkesi” olarak anılan Likya medeniyetinin hüküm sürdüğü topraklar olan Antalya’nın en turistik ilçelerden biri olan Demre, köklü bir tarihe sahiptir. Antalya’nın Kaş ve Finike ilçelerine komşu olan ve Akdeniz kıyısında yer alan bu nadide yer, tabii güzelliklerinin yanı sıra tarihi güzellikleri de barındırmaktadır. Görenleri büyüleyen güzelliği ile Akdeniz kıyılarında süzülen bu tarihi kent Likya medeniyetinin günümüze ulaşan ışığı adeta.
Akdeniz’in incisi Aziz Nikolaos’un memleketi Demre’nin M.Ö. 5. yüzyılda kurulduğu tahmin edilmektedir. Eski ismiyle Kale olarak bilinen Demre, tarihi geçmişi ile önemli bir yere sahiptir. Şehir Roma döneminde Myra olarak bilinmektedir. Roma döneminin önemli liman kentlerinden biri konumunda olan Demre bu yüzden çok gelişmiş ve zenginleşmiş bir şehirdir. Bugün Demre çayının getirdiği alüvyon topraklar sayesinde oluşan geniş ovası ülkemiz tarımı açısından çok önem arz eden bir bölge konumundadır. Aslında zengin bir tarihi geçmişi ve tarihi figürleri bünyesinde barındırmasına rağmen bölge turizm açısından çok fazla geliştirilememiştir.
Bölgenin Roma egemenliği döneminde çok gelişmiş ve zenginleşmiş olduğundan bahsetmiştik. Burada şehirliler çoğu zaman sivil projelere cömertçe para yardımında bulunmuşlardır. Roma’nın Doğu ve Batı Roma olarak ikiye bölünmesi ile Doğu Roma olarak bilinen Bizans’ın hakimiyetine geçen şehir Bizans döneminde önemli bir idari ve dini bir merkez haline gelmiştir. Piskoposluk merkezi de olan Myra’da Aziz St. Nikolaos IV. yüzyıl başında Piskopos olarak görev yapmıştır. Nikolaos görev yaptığı dönemde halka kendini sevdirmiş, inancı uğruna birçok acılar çekmiştir. Myra o zamandan sonra hep ziyaret edilen bir yer olmuş ve bu yönüyle Hristiyan Dünyasının her zaman ilgisini çekmiştir.
Aziz Nikolaos`ın piskoposluk yaptığı bütün Orta Çağ boyunca ününü sürdüren Myra önemli bir Lykia kenti olup ismi “Yüce Ana Tanrıçasının yeri” anlamına gelmektedir. Kentin M.Ö. IV. yüzyılda basılan ilk sikkesi üzerinde ana tanrıça kabartması vardır. Şehir M.S. VII. yüzyıldan başlayarak IX. yüzyıla kadar devamlı olarak Arapların akınlarına uğramış, 809 yılında Harun El Reşit`in komutanlarından birisi Myra`yı zapt etmiştir. Arap akınlarının verdiği huzursuzluk, Myros Çayı`nın sık sık taşması, bu taşma nedeniyle gelen toprakla bazı yapıların dolması ve bu arada meydana gelen depremler şehrin terk edilmesine ve Myra`nın köy hüviyetine bürünmesine sebep olmuştur. Myra 13. Yüzyılda Türklerin hakimiyeti altına girmiş ve Türkler bu bölgeye geldikleri zaman eski ihtişamından eser kalmayan küçülmüş bir Myra ile karşılaşmışlardır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde 1904 yılında Eynihal adıyla köy statüsüne kavuşmuş olan Demre, Cumhuriyet döneminde 5 Haziran 1968 yılında 4 köy birleşmesiyle belde 4 Temmuz 1987 yılında da Kale ismiyle ilçe statüsü kazanmıştır. 2005 yılında da bugünkü ismi Demre olarak ilçenin adı değiştirilmiştir.
Demre bir sahil şehri, burada bulunan çok sayıda eski tarihi yapıları ziyaret sırasında görmek gerekir. Bu tarihi yapıların bir kısmı günümüzde kaybolmuştur. Buradaki gezilebilecek yerler; Noel baba Kilisesi olarak da bilinen Aziz Nikoloas Kilisesi, St. Nikoloas Müzesi, M.Ö. 4. yüzyıldan kalma Üçağız Köyü`nün içinde yer alan, Theimussa antik kenti, yine tarihi M.Ö. 5. yüzyıla dayanan Myra antik kenti ve antik tiyatro, sadece denizden ulaşım sağlanabilen Likya kıyı kenti olan antik Simena, Andriake Antik Kenti, Likya Uygarlıkları Müzesi, tarihin ve tabiatın iç içe bulunduğu Kekova Bölgesi, Aşırlı Adası, Batıkşehir, Likya döneminden bu yana pek çok rahatsızlığın tedavisine yardımcı olarak kullanılmış, yöre halkının sabah erken saatlerde tuzluluk oranı daha az olduğu için içerek şifa buldukları ayrıca romatizmal ve deri hastalıklarına iyi geldiği ifade edilen Andreke (Burguç) Şifalı Su, tabii yaşam alanlarından biri olan Beymelek Lagünü, Apollon’un kehanet merkezlerinden biri olduğunu ileri sürülen Sura ve Çayağzı Liman yolu ile Andriake Ören yeri arasında bulunan Noel Baba Kuş Cenneti sayılabilir.
Demre’nin en önemli tabii güzelliği Kekova Bölgesidir. Ülkemizin en berrak, en güzel ve en nadide koylarının bir kısmı burada bulunmaktadır. Demre Çayağzı’ndan kalkan tekneler ile Kekova Adasında ulaşabilirsiniz.
Tarihin derinliklerinden gelen Likya’nın ışığı bugün de hala parlamaya devam ediyor. Akdeniz’in incisi Demre’yi keşfetmek isteyenler hiç vakit kaybetmeden Antalya’nın en nadide plaj ve koylarına sahip bu ilçemizi ziyaret edebilirsiniz.
Akdeniz’in incisi Aziz Nikolaos’un memleketi Demre’nin M.Ö. 5. yüzyılda kurulduğu tahmin edilmektedir. Eski ismiyle Kale olarak bilinen Demre, tarihi geçmişi ile önemli bir yere sahiptir. Şehir Roma döneminde Myra olarak bilinmektedir. Roma döneminin önemli liman kentlerinden biri konumunda olan Demre bu yüzden çok gelişmiş ve zenginleşmiş bir şehirdir. Bugün Demre çayının getirdiği alüvyon topraklar sayesinde oluşan geniş ovası ülkemiz tarımı açısından çok önem arz eden bir bölge konumundadır. Aslında zengin bir tarihi geçmişi ve tarihi figürleri bünyesinde barındırmasına rağmen bölge turizm açısından çok fazla geliştirilememiştir.
Bölgenin Roma egemenliği döneminde çok gelişmiş ve zenginleşmiş olduğundan bahsetmiştik. Burada şehirliler çoğu zaman sivil projelere cömertçe para yardımında bulunmuşlardır. Roma’nın Doğu ve Batı Roma olarak ikiye bölünmesi ile Doğu Roma olarak bilinen Bizans’ın hakimiyetine geçen şehir Bizans döneminde önemli bir idari ve dini bir merkez haline gelmiştir. Piskoposluk merkezi de olan Myra’da Aziz St. Nikolaos IV. yüzyıl başında Piskopos olarak görev yapmıştır. Nikolaos görev yaptığı dönemde halka kendini sevdirmiş, inancı uğruna birçok acılar çekmiştir. Myra o zamandan sonra hep ziyaret edilen bir yer olmuş ve bu yönüyle Hristiyan Dünyasının her zaman ilgisini çekmiştir.
Aziz Nikolaos`ın piskoposluk yaptığı bütün Orta Çağ boyunca ününü sürdüren Myra önemli bir Lykia kenti olup ismi “Yüce Ana Tanrıçasının yeri” anlamına gelmektedir. Kentin M.Ö. IV. yüzyılda basılan ilk sikkesi üzerinde ana tanrıça kabartması vardır. Şehir M.S. VII. yüzyıldan başlayarak IX. yüzyıla kadar devamlı olarak Arapların akınlarına uğramış, 809 yılında Harun El Reşit`in komutanlarından birisi Myra`yı zapt etmiştir. Arap akınlarının verdiği huzursuzluk, Myros Çayı`nın sık sık taşması, bu taşma nedeniyle gelen toprakla bazı yapıların dolması ve bu arada meydana gelen depremler şehrin terk edilmesine ve Myra`nın köy hüviyetine bürünmesine sebep olmuştur. Myra 13. Yüzyılda Türklerin hakimiyeti altına girmiş ve Türkler bu bölgeye geldikleri zaman eski ihtişamından eser kalmayan küçülmüş bir Myra ile karşılaşmışlardır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde 1904 yılında Eynihal adıyla köy statüsüne kavuşmuş olan Demre, Cumhuriyet döneminde 5 Haziran 1968 yılında 4 köy birleşmesiyle belde 4 Temmuz 1987 yılında da Kale ismiyle ilçe statüsü kazanmıştır. 2005 yılında da bugünkü ismi Demre olarak ilçenin adı değiştirilmiştir.
Demre bir sahil şehri, burada bulunan çok sayıda eski tarihi yapıları ziyaret sırasında görmek gerekir. Bu tarihi yapıların bir kısmı günümüzde kaybolmuştur. Buradaki gezilebilecek yerler; Noel baba Kilisesi olarak da bilinen Aziz Nikoloas Kilisesi, St. Nikoloas Müzesi, M.Ö. 4. yüzyıldan kalma Üçağız Köyü`nün içinde yer alan, Theimussa antik kenti, yine tarihi M.Ö. 5. yüzyıla dayanan Myra antik kenti ve antik tiyatro, sadece denizden ulaşım sağlanabilen Likya kıyı kenti olan antik Simena, Andriake Antik Kenti, Likya Uygarlıkları Müzesi, tarihin ve tabiatın iç içe bulunduğu Kekova Bölgesi, Aşırlı Adası, Batıkşehir, Likya döneminden bu yana pek çok rahatsızlığın tedavisine yardımcı olarak kullanılmış, yöre halkının sabah erken saatlerde tuzluluk oranı daha az olduğu için içerek şifa buldukları ayrıca romatizmal ve deri hastalıklarına iyi geldiği ifade edilen Andreke (Burguç) Şifalı Su, tabii yaşam alanlarından biri olan Beymelek Lagünü, Apollon’un kehanet merkezlerinden biri olduğunu ileri sürülen Sura ve Çayağzı Liman yolu ile Andriake Ören yeri arasında bulunan Noel Baba Kuş Cenneti sayılabilir.
Demre’nin en önemli tabii güzelliği Kekova Bölgesidir. Ülkemizin en berrak, en güzel ve en nadide koylarının bir kısmı burada bulunmaktadır. Demre Çayağzı’ndan kalkan tekneler ile Kekova Adasında ulaşabilirsiniz.
Tarihin derinliklerinden gelen Likya’nın ışığı bugün de hala parlamaya devam ediyor. Akdeniz’in incisi Demre’yi keşfetmek isteyenler hiç vakit kaybetmeden Antalya’nın en nadide plaj ve koylarına sahip bu ilçemizi ziyaret edebilirsiniz.
YORUMLAR