Salgın sürecinde açıklanan verilere göre aile içi şiddet olayları git gide artıyor. İnsanların birbirine tahammülünün kalmadığı bugünlerde artık eşler bile aynı duruma gelir oldu. Haberlerde ve sosyal medyada hiç görmüyorsak her gün en az bir kere kadına şiddetle ilgili haberlere denk geliyoruz. Bunları okurken benim bile sinirlerim bozulmaya başlıyor. Bu şiddete maruz kalan kadınların psikolojik olarak ne kadar allandıklarını düşünmemiz gerekiyor. Hele bir de evde çocuklar varsa daha onları küçücük yaşlarında omuzlarına bindirdiğimiz sorumluluğumu anlaya biliyor muyuz? Gün geçmiyor ki içimiz burkularak okuduğumuz bu haberleri o anda konuşuyoruz, tartışıyoruz, sosyal medyada linç etmeye çalışıyoruz ama ne yaparsak yapalım olan bu şiddeti yaşayana oluyor. Bu aile içi şiddet olayları sadece fiziksel şiddetle sınırlı kalmıyor bir de bunun sözlü şiddet kısmı var ki bu bir insanı en derinden yaralayan, ruhunda aşılmaz uçurumlar yaratan bir olay. Bana göre bu yaşanılanlar şiddet bile değil bildiğin savaş. Hala günümüzde erkeğin kadından üstün tutulduğu yöreler var bir kadına insan gözüyle değil de bir nesne gözüyle bakılan yerler. Çocuklar ailelerinin izlerini taşırlar yani ne büyüklerinden ne görürlerse ileride aynı şekli alırlar. Çocuklarımızı daha küçücük yaşlarda sadece kadına karşı değil insanlara, doğaya, hayvanlara karşı merhametli yetiştirmiş olursak bu şiddetler bir nebze olsun azalmış olur. Bugün bu şiddet olayları sadece ülkemizde değil tüm dünyada oldukça fazla. Hatta hatırlarsınız ki bu pandemi başladıktan sonra diğer ülkelerden haberlere sık sık aile içi şiddet olayları yansımıştı. Bizler çocuklarımızı iyi eğitmediğimiz sürece bu olayların arkası hiç kesilmeyecek