Hiç duydunuz mu bilmem…
Belki sizde de vardır.
Ama hastalık olduğunu bilmeniz gereken o durum…
İstifçilik….
Biriktirme bozukluğu olarak da geçen istifçilik, 2013 yılında Zihinsel Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı’nın en son baskısına, yani DSM-5’e dahil edilen bir hastalıktır. Bu durumdan muzdarip kişiler, eşyaları kurtarma ihtiyacı hissederek onları biriktirmeye başlar.Birisi, onların ellerindeki eşyaları almak veya içinde yaşadıkları eşya dolu evi temizlemek istediğinde ise aşırı tepkiler gösterirler.
Uzmanlar bu sorunun tam olarak nedeninin bilinmediğinden bahsediyor. Aile üyelerinde bu durumu yaşayan kişilerin de benzer deneyimleri yaşaması olası. Bazen sevilen birinin kaybı, stresli bir yaşam da kişiyi istifçi yapabilir. Bu sorundan muzdarip insanlar iş, partner, aile ve her türden sosyal ilişkileri yürütmede zorluk çekiyorlar.
Çünkü sürekli işe yarar yamaz tüm eşyaları alıp eve taşıdıkları için bir müddet sonra aileleri veya birlikte yaşadıkları kişiler tarafından terk edilebiliyorlar. Böylece bu sorunu deneyimleyen insanlar daha fazla yalnızlaşıyor. Biriktirme bozukluğunun toplumda genel olarak görülme sıklığı yaklaşık %2,6’dır. Bu hastalık, 60 yaşın üzerindeki insanlarda veya başka bir psikolojik bozukluğu olan insanlarda ise daha sık görülüyor.
Bu sorunu yaşayan kişiler, içinde yaşadıkları kültür ve ülke fark etmeksizin benzer davranışlar gösterirler. Hatta kadınlarda ve erkeklerde eşit oranda görülen bir durum olduğu yapılan araştırmalarca da ortaya konmuştur. Bu problem, yaşamın erken dönemlerinde (15-19 yaş civarı) başlayan ve geçen her on yılda bir daha da şiddetlenen bir durumdur.
Hatta ülkemizde bu hastalığı yaşayan çok insan olduğunu, her geçen gün medyada ‘çöp ev’ başlığıyla gördüğümüz haberlerden anlayabiliriz. Belki bu kişilerin evlerinin belediyeler tarafından görevlendirilen temizleme ekipleri tarafından temizlendiğine denk gelenleriniz bile vardır. Tabii ki çoğu evin içinden sadece çöp değil, acıklı hayat hikayeleri de çıkabiliyor.
Biriktirme bozukluğu olarak da geçen istifçilik, 2013 yılında Zihinsel Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı’nın en son baskısına, yani DSM-5’e dahil edilen bir hastalıktır. Bu durumdan muzdarip kişiler, eşyaları kurtarma ihtiyacı hissederek onları biriktirmeye başlar.Birisi, onların ellerindeki eşyaları almak veya içinde yaşadıkları eşya dolu evi temizlemek istediğinde ise aşırı tepkiler gösterirler.
Uzmanlar bu sorunun tam olarak nedeninin bilinmediğinden bahsediyor. Aile üyelerinde bu durumu yaşayan kişilerin de benzer deneyimleri yaşaması olası. Bazen sevilen birinin kaybı, stresli bir yaşam da kişiyi istifçi yapabilir. Bu sorundan muzdarip insanlar iş, partner, aile ve her türden sosyal ilişkileri yürütmede zorluk çekiyorlar.
Çünkü sürekli işe yarar yamaz tüm eşyaları alıp eve taşıdıkları için bir müddet sonra aileleri veya birlikte yaşadıkları kişiler tarafından terk edilebiliyorlar. Böylece bu sorunu deneyimleyen insanlar daha fazla yalnızlaşıyor. Biriktirme bozukluğunun toplumda genel olarak görülme sıklığı yaklaşık %2,6’dır. Bu hastalık, 60 yaşın üzerindeki insanlarda veya başka bir psikolojik bozukluğu olan insanlarda ise daha sık görülüyor.
Bu sorunu yaşayan kişiler, içinde yaşadıkları kültür ve ülke fark etmeksizin benzer davranışlar gösterirler. Hatta kadınlarda ve erkeklerde eşit oranda görülen bir durum olduğu yapılan araştırmalarca da ortaya konmuştur. Bu problem, yaşamın erken dönemlerinde (15-19 yaş civarı) başlayan ve geçen her on yılda bir daha da şiddetlenen bir durumdur.
Hatta ülkemizde bu hastalığı yaşayan çok insan olduğunu, her geçen gün medyada ‘çöp ev’ başlığıyla gördüğümüz haberlerden anlayabiliriz. Belki bu kişilerin evlerinin belediyeler tarafından görevlendirilen temizleme ekipleri tarafından temizlendiğine denk gelenleriniz bile vardır. Tabii ki çoğu evin içinden sadece çöp değil, acıklı hayat hikayeleri de çıkabiliyor.
YORUMLAR