İnsanlar,
Görmek ve duymak istediği gibi
Onların kafalarında çizdiği profile uymak gibi
Kendi hayallerini kurup, sizi de hayalinin kahramanı yapmak gibi
Kurallar belirleyip, kurallara uydurmak gibi
Tek bir doğrunun geçerliliğini savunmak gibi
O doğruluğu da size uydurtmak gibi
BEKLENTİ İÇERİSİNDELER!
Neyin doğru olup, neyin yanlış olduğuna tek bir bakış açısı nasıl karar verebilir?
Bu böyledirler
o öyle değildirler
böyle yapmazsan olmazlar…
Tek bir yönde, tek bir bakış açısıyla ilerlemek mi doğru olan?
Ya o yön doğru değilse!
***
Halkanın dışından ilerlemek, toplum nezlinde “yanlış yapıyor” diye tanımlanır. Sürüye uymayan, farklı kalan yahut kalmaya mücadele eden insanlar hep anlaşılamazlar. Kendilerini dışlarlar aynılığa alışmış olan kesimin sıradanlığından. Hiç kimse “neden kendini toplumdan soyutluyor” diye sorgulamaz.
Çünkü yargılamak, anlamaya çalışmaktan daha kolaydır.
Jane Austen’in, “Mantığının eleştirdiğini, merhametinin savunmasına izin verme” sözünü anımsayalım.
Bu sözü toplumun bazı bireylerini ele alarak yorumlayacağım. Mantığının eleştirisini eleştirerek.. Ve yorumlamaya başlamadan da bu söze katılmadığımı belirtmek isterim. Nedenini anlatayım:
Toplumdaki bireylerin, çoğu zaman karşısındaki bireyleri eleştirmek için hiç düşünmediklerini gözlemleriz. Eleştirilere açık olunması gerektiği aşikâr bir durum, o noktayı teğet geçerek devam ediyorum. Birey iç dünyasında eleştireceği kişinin eleştiriyi hak etmediğini düşünse dahi yine de eleştirdiği için mantığının eleştirisi bu noktada hakikatten uzaklaşıyor. Amacı çamur atmak, yaftalamak olanlardan bahsediyorum.
Yani birey, mantığına yalan söyleyerek mantığını devre dışı bırakıyor. İşte tam bu doğrultuda merhametinin savunmasına da izin vermediği için hepten yanlış bir karar alarak çıkmaza sürükleniyor.
Mantığına da merhametine de kendi bilinciyle ihanet ediyor.
Bunun yanı sıra vicdanıyla eleştiri yapan bireyi düşünürsek eğer, Jane Auste’e katıldığımı da söylemek isterim. Bu sözü iki farklı bakış açısıyla yorumlamak istedim.
**
Bugün bir karikatüre rastladım. Kime ait olduğunu bilmiyorum. Araştırdım fakat isme ulaşamadım. Şu ana kadar yolunuz kesişti mi bilmiyorum. Şöyle bahsedeyim size de: Mikroskoptan bir ışık yansıyor. Yuvarlak sarı bir ışık… Işığın dışı karanlık. Işığın altında yaşam hızla devam ediyor. Bankta oturup gazete okuyanlar, elinde bilgisayarı olanlar, bisiklet sürenler, koşuşturanlar ve daha fazlası. Yaşamın temposuna kapılanlar kısacası.
İnsanlar, yaşamın içinde gerçekleşen çirkinliklere boyun eğerek yaşama devam ederler. Statülerinin zedelenmemesi için kendi hayallerinden ödün verirler. Gerçekleri duymak, görmek istemezler. Yine kendi çıkarları için kör ve sağır olmayı tercih ederler.
Hayatın akışında normalleşen eylemlere gebe kalırlar. Yapmak istediklerine perde çekerek, yaptırmak isteyenlere yönelirler.
Ve karikatürün devamında ışığın dışında tek başına karanlıkta oturan bir birey var.
Tüm bunları reddederek, sistem dışı kalmayı tercih eden bir birey ise; işte o karanlıkta oturan bireydir. Kendi hayalleri için her şeyden vazgeçebilen kişidir. Sistemin dayatılarına başkaldırandır. Akışın içinde meydana gelen sele kapılmayan, benliğinden uzaklaşmayandır. Tek olan, farklı kalmayı başarabilendir.
Mikroskobun ışığına yansıyana odaklanırsak ise: girişte bahsettiğim tek taraflı bakma açısına çıkıyor. Kendi gördüğünü savunuyor, bakış açısı dışında kalanlara ise karanlık oluyor. Başka hayatları izleyip, o renkli hayatın kargaşasına kapılıp diğer hayatları görmüyor göz.
(Bu karikatürü böyle yorumluyorum. Karikatüre ulaşırsanız karikatürü ve karikatür hakkındaki kendi yorumlarınızı mail adresime gönderebilirsiniz.)
Velhasıl tüm dayatmaları, sistem içinde öyle olmaz böyle olurları, , karşıdakinin hayallerini yok sayarak onun için hayal kuranları, tek penceren baktıran sistemi, tek penceren bakan insanları, bireye değil topluma göre hareket edenleri, çıkarları için düşlerinden vazgeçenleri fırtınaya itiyorum.
Bu sistemin içinde yarattıkları aydınlığa kapılıp kendi benliğimden uzaklaşıp sürüklenmek yerine; kendi karanlığımın içinde yarattığımaydınlıkta sürünmeyiyeğlerim.
Işığınızın dışında, ışığımın düşündeyim.
Onların kafalarında çizdiği profile uymak gibi
Kendi hayallerini kurup, sizi de hayalinin kahramanı yapmak gibi
Kurallar belirleyip, kurallara uydurmak gibi
Tek bir doğrunun geçerliliğini savunmak gibi
O doğruluğu da size uydurtmak gibi
BEKLENTİ İÇERİSİNDELER!
Neyin doğru olup, neyin yanlış olduğuna tek bir bakış açısı nasıl karar verebilir?
Bu böyledirler
o öyle değildirler
böyle yapmazsan olmazlar…
Tek bir yönde, tek bir bakış açısıyla ilerlemek mi doğru olan?
Ya o yön doğru değilse!
***
Halkanın dışından ilerlemek, toplum nezlinde “yanlış yapıyor” diye tanımlanır. Sürüye uymayan, farklı kalan yahut kalmaya mücadele eden insanlar hep anlaşılamazlar. Kendilerini dışlarlar aynılığa alışmış olan kesimin sıradanlığından. Hiç kimse “neden kendini toplumdan soyutluyor” diye sorgulamaz.
Çünkü yargılamak, anlamaya çalışmaktan daha kolaydır.
Jane Austen’in, “Mantığının eleştirdiğini, merhametinin savunmasına izin verme” sözünü anımsayalım.
Bu sözü toplumun bazı bireylerini ele alarak yorumlayacağım. Mantığının eleştirisini eleştirerek.. Ve yorumlamaya başlamadan da bu söze katılmadığımı belirtmek isterim. Nedenini anlatayım:
Toplumdaki bireylerin, çoğu zaman karşısındaki bireyleri eleştirmek için hiç düşünmediklerini gözlemleriz. Eleştirilere açık olunması gerektiği aşikâr bir durum, o noktayı teğet geçerek devam ediyorum. Birey iç dünyasında eleştireceği kişinin eleştiriyi hak etmediğini düşünse dahi yine de eleştirdiği için mantığının eleştirisi bu noktada hakikatten uzaklaşıyor. Amacı çamur atmak, yaftalamak olanlardan bahsediyorum.
Yani birey, mantığına yalan söyleyerek mantığını devre dışı bırakıyor. İşte tam bu doğrultuda merhametinin savunmasına da izin vermediği için hepten yanlış bir karar alarak çıkmaza sürükleniyor.
Mantığına da merhametine de kendi bilinciyle ihanet ediyor.
Bunun yanı sıra vicdanıyla eleştiri yapan bireyi düşünürsek eğer, Jane Auste’e katıldığımı da söylemek isterim. Bu sözü iki farklı bakış açısıyla yorumlamak istedim.
**
Bugün bir karikatüre rastladım. Kime ait olduğunu bilmiyorum. Araştırdım fakat isme ulaşamadım. Şu ana kadar yolunuz kesişti mi bilmiyorum. Şöyle bahsedeyim size de: Mikroskoptan bir ışık yansıyor. Yuvarlak sarı bir ışık… Işığın dışı karanlık. Işığın altında yaşam hızla devam ediyor. Bankta oturup gazete okuyanlar, elinde bilgisayarı olanlar, bisiklet sürenler, koşuşturanlar ve daha fazlası. Yaşamın temposuna kapılanlar kısacası.
İnsanlar, yaşamın içinde gerçekleşen çirkinliklere boyun eğerek yaşama devam ederler. Statülerinin zedelenmemesi için kendi hayallerinden ödün verirler. Gerçekleri duymak, görmek istemezler. Yine kendi çıkarları için kör ve sağır olmayı tercih ederler.
Hayatın akışında normalleşen eylemlere gebe kalırlar. Yapmak istediklerine perde çekerek, yaptırmak isteyenlere yönelirler.
Ve karikatürün devamında ışığın dışında tek başına karanlıkta oturan bir birey var.
Tüm bunları reddederek, sistem dışı kalmayı tercih eden bir birey ise; işte o karanlıkta oturan bireydir. Kendi hayalleri için her şeyden vazgeçebilen kişidir. Sistemin dayatılarına başkaldırandır. Akışın içinde meydana gelen sele kapılmayan, benliğinden uzaklaşmayandır. Tek olan, farklı kalmayı başarabilendir.
Mikroskobun ışığına yansıyana odaklanırsak ise: girişte bahsettiğim tek taraflı bakma açısına çıkıyor. Kendi gördüğünü savunuyor, bakış açısı dışında kalanlara ise karanlık oluyor. Başka hayatları izleyip, o renkli hayatın kargaşasına kapılıp diğer hayatları görmüyor göz.
(Bu karikatürü böyle yorumluyorum. Karikatüre ulaşırsanız karikatürü ve karikatür hakkındaki kendi yorumlarınızı mail adresime gönderebilirsiniz.)
Velhasıl tüm dayatmaları, sistem içinde öyle olmaz böyle olurları, , karşıdakinin hayallerini yok sayarak onun için hayal kuranları, tek penceren baktıran sistemi, tek penceren bakan insanları, bireye değil topluma göre hareket edenleri, çıkarları için düşlerinden vazgeçenleri fırtınaya itiyorum.
Bu sistemin içinde yarattıkları aydınlığa kapılıp kendi benliğimden uzaklaşıp sürüklenmek yerine; kendi karanlığımın içinde yarattığımaydınlıkta sürünmeyiyeğlerim.
Işığınızın dışında, ışığımın düşündeyim.
YORUMLAR