Bu yüzyılın en önemli sorunlarından biri de beslenme ve sağlık. Dünyadaki büyük uluslararası şirketler insanları gıda, enerji ve sağlık gibi önemli başlıklarla kıskaç altına aldı. Bir bakıyorsunuz dünyada ünlü bir tarım ilaçları üreten firma sağlık alanında da firmalar alıyor. Aynı şekilde gıda firmaları da önemli sağlık şirketlerine ortak oluyor ya da satın alıyor.

Ne alaka demeyin maalesef tarım ilaçlarıyla, gıdadaki oyunlarla insanları hasta eden bu firmalar diğer yandan da sağlık firmalarıyla insanları ilaçlara mahkum ederken bu alandan da kasasını dolduruyor. Fast-food ürünlerinin yanı sıra dondurulmuş ve içerisinde katkı maddeleri bulunan ambalajlı ürünlerin yaygınlaşmasıyla birlikte kanser vakalarında görülen artış her sene istatistiklere yansıyor. İnsanlık bu dönemde her şeyi fast hale getirip bir kerede tüketmeye alıştığı için sağlıklı geleneksel yöntemlerle elde edilen ürünler ikinci plana atılıyor. Bugün bakıyorsunuz dünyaca ünlü bir fast-food markası bir spor takımına ya da organizasyonuna destek oluyor. Bu bir sigara firmasının doğa yürüyüşüne ortak olması gibi bir şey. Paradoks gibi ama kapitalist sistem böyle işliyor. Kalp-damar hastalıklarının sebebi olan bu tarz beslenme böyle ateşli sponsorluklarla kamuoyuna sevdiriliyor.  Mutlaka insanlığı hem fiziksel hem de zihinsel gelişimi için eski tarz beslenmeye dönmesi gerekiyor. Rafine edilmiş şeker, zihin geriliği, Alzaymır ve kanser gibi hastalıklara neden olan tatlandırıcı ve aromalarla lezzetlendirilmiş beslenme şekilleri sağlıksız nesillerin büyümesine neden oluyor. Bu konu kovid kadar popüler olmasa da inanın bu hastalıktan daha büyük bir yıkıma ve kayba sebebiyet verecek. Unutmayın insan ne yerse odur. Sağlıklı ürünler yerseniz sağlık, sağlıksız yerseniz hastalık bulursunuz.