Biraz dursana zaman. Bu kadar acele niye? Neden bu kadar hızlı akıyorsun? Sizlerde fark ettiniz mi? Sanki eskisinden daha hızlı geçmeye başladı zaman. Çoğu şeyi yapmaya vaktimiz kalmıyor. Yetişemiyoruz sanki artık hiçbir şeye. Gerçi ne için koşturuyoruz onun da cevabı yok ya neyse…

Hayat kısa kuşlar uçuyor lafı şimdilere sanki daha da yakışır hale geldi. Veya yol uzun hayat kısa lafı. Aslında hayatın kısa olduğunun farkına yakınlarımızdan birini kaybettiğimizde varırdık genelde. Veya genç yaşta vefat eden insanlar sayesinde anlardık. Oysa şimdi devir öyle bir değişti ki. Ölümlere alışır hale geldik. İster ecel olsun ister cinayet… Ne yazık ki hepsine alışıyoruz.

Belki de hayatın kısalığını çevremizden çok fazla kimseyi kaybetmediğimiz için arada bir anlıyorduk. Ya da fazla ölüm haberi kulağımıza gelmediği için. Bakın şimdi hayatımızda can alan korona vakasıyla karşı karşıyayız. İlk zamanları hatırlıyorum da sağlık bakanı bile ilk ölüm haberini verirken gözleri dolu dolu olmuştu. Bir seneden bu zamana kadar toplam 36 bin küsur ölümümüz var. Ve her gün bu sayı daha da çoğalıyor. Kimin umurunda peki? İlk günlerdeki gibi etkilenen var mı? Yoksa herkes ne de olsa herkes bir gün ölecek kafasında yaşamaya mı başladı?

Ne desek boş değil mi? Ölüm denen gerçek her zaman hayatımızın bir parçası. Ona lafımız yok elbet. Tek sorun tüm insanlığın alışmış olması. Zaman öyle hızlı geçiyor ki saymayı bile unutuyoruz. Tarihleri unutuyoruz. Bir seneden beri tüm insanlığın hayatı değişti. Eski hayatımıza döner miyiz bilmiyorum ama yine de herkes çok umutlu. Bir gün elbette dönülecek.

Heyy zaman.. Nereye gidiyorsun bu kadar hızlı. İnsanların içinde kalmış, birikmiş ve daha birikecek olan bir seneden daha fazla kaybettiği zaman var. Bekle de yaşayalım kaybolan yıllarımızı…