Kentsel dönüşüm başladığı günden beri betonlaşmış bir şehirde yaşamaya mahkum bir hal aldık.

Yeşil rengini gün gelecek sadece renk olarak görmeye başlayacağız bir ağaç, bir çiçek, bir bitki olarak değil de renk skalalarının içerisinde bir ton olarak göreceğimiz günler yakınlaştı. Çevre bilinci toplum bilincine eş değer olarak ilerliyorsa toplumu çevre konusunda bilinçlendirmeye çok geç kalındı.

Bizlerin okuduğu dönemde okullarda çiçek tohum fidan nasıl dikilir bunlar nasıl bakılır nasıl yetiştirilir hepsini görürdük. Hayat bilgisi dersinde sadece anlatılmaz bu konular uygulamalı olarak öğretilirdi.

Şimdilerde okul bahçeleri bile betondan olduğu için yeni neslin bu konuları uygulamalı olarak görmesi de zorlaşıyor. Yeni nesle çevre bilincini aşılamak için daha çok çabalamalıyız. Hayat döngüsü içerisinde yeşilliğin su ve oksijen kaynağı olduğunu bununda hayatımızda en büyük yaşam döngüsü olduğunu su ve oksijen kalmadığında dünyanın yok olacağını öğreterek başlamalıyız. Pandemiden dolayı okulların uzun süredir kapalı olmasından sonra telafi eğitimi olarak tekrar okullar açılmışken hazırda bu hafta dünya çevre günü kutlanırken derslerde uygulamalı olarak çocuklara bu konu gösterilmesi gerekir.

Dünya çevre günü etkinlikleri her okulda farklı bir şekilde kutlanmaktadır. Eğer yasaklar olmasa çocuklara gezi düzenlenerek bir ormana ya da bir fidanlığa götürülebilir. Diğer illerde doğal çit yapımı ya da akvaryum gezileri ile ilgili aktiviteleri birkaç sene öncesine kadar haberlerde izlemişsinizdir. Bu tarz etkinliklere sadece ilköğretim değil lise ve üniversiteli gençlerde destek vermektedir. Yine bir çok kuruluş etkinliklerini önceden belirleyip dünya çevre gününe dikkat çekmektedir. Geleceğimizin yok olmaması için ve gözlerimizin gri yerine yeşil görmesi için artık zamanımız azalmakta.