Artık eskisi gibi sohbet etmek, dertleşmek kalmadı. Zamanımızın çoğunu sosyal medyada geçirince kendimize zaman kalmadığı gibi çevremize de ayıracağımız vakit kalmadı. Sohbet ortamlarında konuştuğumuz zaman eskisi gibi anlaşılamıyoruz. İnsanların aklı hep farklı yerlerde. Yaşam tarzı da bunun en büyük etkeni. Zaten konuşurken sadece konuşmuş olmak için konuşmuyoruz. Anlamak ve anlaşılmak için konuşuyoruz. O anki öfkemizi mutluluğumuzu sevincimizi paylaşmak istiyoruz. Bazen de karşımızda ki insana sadece cevap verebilmek için dinliyoruz yani ayıp olmasın diye. Buda dinlemeyi bilmediğimizi gösteriyor. Esasında insan ilişkileri için çok sayıda kitap bulunmakta. Kendimizi geliştirebilmek adına birkaç tanesini psikologlarda tavsiye ediyor. Yazar Dale Carnegie bu konuda oldukça başarılı. Dost kazanma ve insanları etkileme sanatı adlı kitabında insan ilişkilerinde dinlemenin ne kadar da gerekli olduğunu çok güzel anlatmaktadır. Karşımızdaki insan bizimle konuşurken çoğu kez onun anlattıklarıyla değil de dış görünüşüyle ilgileniyoruz. Bazen yargılıyoruz. Karşımızdaki kişinin ya sözünü kesiyor ya da o anlatırken ona cevap verebileceğimiz şeyleri kafamızda kurmaya başlıyoruz. Ya da dinler gibi gözüküp o anda başka şeylerle meşgul oluyoruz. Sadece dinlemekten bahsetmemek gerekir bir de konuya konuşmacı tarafından bakmak gerekir. Konuşan kişi anlattıklarını net bir şekilde karşı tarafa geçirebiliyor mu? Hangi ortamda konuştuğu ve konuştuğu kişinin onu dinlemeye hazır olup olmadığını göz önünde bulundurmak gerekiyor. En önemlisi de her iki tarafında yani konuşmacının da dinleyicinin de empati yapmasıdır. (“Dost kazanmak istiyorsan her şeyden once sen bir dost ol.” Yazar Dale Carnegie)