Sinema ne kadar önemliyse hayatımızda tiyatroların da yeri ayrı benim için. Çok fazla izleme imkanı bulamasak ta en azından televizyondan ya da sosyal medyadan elimden geldiğimce takip ederim. Yine Yeşilçam’ın başarılı oyuncularından biri olan ve tiyatroyla hayatımıza giren Feridun Karakaya’yı vefatının yılında analım istedim. İnsanları güldürmek zor derler ya hayat şartları güç olunca gülmek te zorlaşıyor tabi. Ama bu zor işi yani bizleri güldürmeyi başarabilen nadir sanatçılardandı kendisi. Zeki Müren’le çevirdiği bir filmde ayakkabı boyacılığı olarak bir rol verilmiş kendisine ve insanlar o dönemde onu çok sevmişler. Hala ismiyle anılmamakta herkesin aklında Cilalı İbo olarak yer etmiş. Hatta Cilalı İbo ile ilgili seri filmler bile yapılmış ki çoğu filmini bu seri filmler oluşturmakta. Ben bile yıllar sonra öğrenmiştim ismini. Kısa boylu sevimli bir adam. Özellikle de bıyıkları gelirdi ilk önce aklıma ve bir de hep başından çıkarmadığı şapkası. Düşünsenize tiyatroda yer verdiği eserler Moliere’e ait olunca Fransa bile Fransız kültürünü tanıttığı için ödül vermiş.  O kadar iyi bir tiyatro sanatçısı olduğu için vefatından sonra bile Beykoz’da açılan tiyatroya onun ismini vermişler. Kendi gibi oyuncu olan oğlu da bir çok reklam ve dizilerle karşımıza çıkıyor Cem Karakaya. Çoğu kişi izliyor fakat kim olduğunu bilmiyor. Sanırım sanatçılarımıza gereğinden daha fazla değer vermek gerekiyor.