Bu aralar havalar bir türlü soğumak bilmedi. Sanki bahar aylarını tekrardan yaşıyor gibiyiz. Doğru düzgün yağmur yağmadığı gibi bu sene soğukta olmayacak sanırım.

Yıllardır kar yağsın diye beklerim. Çocukluğumdan beri kış aylarını severim ama soğuğunu değil sadece kar yağmasını. Karın yağışını izlemeyi karda yürümeyi her yıl dört gözle beklerim ama uzun süredir kar yağmadığı için bu tarz eğlencelerden uzak kaldık. Çocukluğumuzda ne çok kar yağardı. Kardan adam yapardık ta günlerce erimezdi. Bütün mahallenin çocukları hep beraber toplanır kartopu oynardık. Ellerimiz yüzümüz soğuktan kıpkırmızı olurdu da oynamaktan yine de vazgeçmezdik. Şimdilerde her kanalda ya da sosyal medyada susuzlukla karşılaşacağımızın haberi yapılmakta. Her il şu kadar günlük suyumuz kaldı diye açıklama yapıyor. İleride susuz kalacağımız günler gelecek diye haberleri mutlaka okumuşsunuzdur. Kar yağmıyor, yağmur da aynı şekilde. Barajlar dolmuyor. Evet susuzlukla karşılacağımız günler bu kadar yakınken bizlere de çok iş düşüyor. Pandemi süreci başladığından beri ister istemez daha fazla su tüketilmeye başlandı. Olması gerekeni yapıyoruz ama bu durumda çocuklarımıza dahi suyu nasıl tüketeceklerine dair konuşmalar yapmalıyız. Susuzlukla ilgili televizyonlarda sosyal içerikli reklamlar gösterilmekte. Dünyada zaten susuzlukla mücadele eden birçok ülke var ki onların durumlarını yıllardır görüyoruz. Susuzluk baş gösterdiğinde tarım ve hayvancılık sektörü de sekteye uğrayacağından gıdalardaki fiyat artışları da bizleri etkileyecek. İklim değişiklikleri bizleri kuraklığa götürürken bizler bir damla su için çaba göstermek zorundayız.