Hayat zorluklarla dolu bir çile yumağı gibidir. Emek ister, çaba ister, gayret ister. Uğraş ister. Didinmek ve mücadele gerektirir. Bedava bir hayat yoktur. Eğer uğraş vermeden bedava bir hayata talip isek o zaman bedavanın pahalılığı bizi kuşatır.
Ülkemizde son yıllarda bedava yaşam arzulayanların sayısı gittikçe artmaktadır. Emek vermeden, rlsk almadan, bedensel ve ruhsal yorulmadan arzulanan hayatın tadı gün gelir çok acı olur.
Son yıllarda şahit olduğumuz olaylar bedavacı insanların hazin sonlarını gözler önüne serdi. Bundan birkaç yıl önce Çiftlik Bank olayı ile toplumda hatırı sayılır bir kitleyi dolandırarak yurtdışına kaçan bir Tosuncuk olayı yaşadık. Olayın sıcaklığı ile herkes veryansın etti. Parasını kaptıranlar ne edeceğini bilemedi. Hukuk mücadelesi başlattı ancak nafile giden gitmişti artık. Çok para kazanma hırsı bir anda saman alevine dönüvermişti. Olay tam unutuldu derken Çiftlik Bank olayına rahmet okutacak derecede bir başka dolandırıcılık olayı patlayıverdi. Birkaç gün önce meydan gelen olayla Türkiye adeta sarsıldı.
Adı Thodex olan bir şirket kripto para alım satımına aracılık yapıyordu. Bir Çiftlik Bank benzeri vakıayla kısa sürede köşeyi dönmek isteyenler, alın teri dökmeden ellerindeki sermayeyi kat be kat arttırmak için kripto para alıp satıyorlardı. Thodex dolandırıcılığı patlayıncaya kadar alan ve satan mutluydu. Zira evinde oturduğu yerden parası artıyor,artan parasıyla birlikte neşesi de artıyordu. Herkesin hayali belki çok paraya sahip olmak. Hele bu para hiçbir emek vermeden geliyorsa tadından yenmez. Kripto para alış verişiyle keyfine keyif katan kitle Thodex dolandırıcılığı patlayınca neye uğradığını şaşırdı. Dile kolay 2 milyar dolar para bir anda buhar olup gitmişti. Parasına para kazananlar bir anda şok etkisi ile karşılaştılar. Yattığı yerden parasını katlayanlara soğuk duş etkisi yapan dolandırılma olayı bize Nasrettin Hoca’nın meşhur fıkrasını hatırlattı. Hepinizin de bildiği gibi Nasrettin Hoca komşusundan kazan ister, geriye iade ettiğinde aldığı kazanla birlikte bir küçük kazan da içine koyar. Komşusu hocam bu nedir diye sorduğunda, kazan doğurdu diye cevap verir. Komşusu bu duruma son derece sevinir. Bir süre sonra Nasrettin Hoca tekrar kazan istemeye gelir, komşusu büyük bir iştiyakla kazanı verir. Aradan epey bir zaman geçmesine rağmen bu kez kazan geri gelmez. Komşusu hiç vakit kaybetmeden hocanın evinin yolunu tutar. Hocam bizim kazan ne oldu geriye gelmedi der. Nasrettin Hoca komşusuna kazan öldü der. Komşusu şaşkınlık içinde aman hocam kazan hiç ölür mü? Nasrettin Hoca hiç istifini bozmadan komşusuna şu cevabı verir:
“Kazanın doğduğuna inanıyorsun da öldüğüne neden inanmıyorsun.” Tabi hocanın komşusu cevap karşısında şaşkın ve bir o kadar da kızgındır.
Nasrettin Hocanın bu fıkrası aslında anlayanlar için büyük ibretle doludur.
Gelelim Thodex olayına, aç gözlü ve emeksiz çok kazanmaktan başka bir şey düşünmeyen insanlar duvara tosladılar. Kazanırken iyiydi. Kaybedince yani dolandırılınca her şey tu kaka oluverdi. İşte emeksiz kazancın sonu bu. Hırsın sonu. Alın teri dökmemenin acısı. Bedava arzulanan hayatın cilvesi. Elbette hiç kimsenin dolandırılmasını arzulamayız. Ne kadar üzücü bir olay. Eğitim sistemimizin başı boş yetiştirdiği insanlar, çevresine bakıp kısa yoldan köşe dönmeyi arzulayan tipler koskoca bir milleti de arkasından sürükleyebiliyor. Nasıl bir büyülenme ki kitleler böyle insanların peşinden sürüklenip gidiyor. İnsanlara desek 5-10 kişi bir araya gelin bir şeyler üretin, ülkeye ve üretime katkı sunun kimse yanaşmak istemez. Birkaç kişi bir araya gelip birliktelik oluşturup güç birliğiyle, el birliğiyle örnek işler yapmak için bir gayret içine girmezler. Ama aynı kişiler bir kişinin peşine takılarak kendilerine hayal satanların peşine takılabiliyorlar. Bu olayı nereden incelersek inceleyelim izahı zor. Bu olayın bir de devlet boyutu var. Denetimsizlik ve takipsizlik neleri doğuruyor. Devletin burada en büyük zaafı doğru ve yerinde denetim yapmaması. Birçok konuda bu yaşanıyor. Pimi çekilmiş bomba misali daha birçok olayımız var. Eğer bugünden onlara çeki düzen verilmez ve denetlenmezse daha nice facialar ile bu ülke insanı karşı karşıya kalabilir.
Yaşanan bu dolandırıcılık olayında her iki tarafında suçu bulunmaktadır. Bu ve benzeri olaylar bir daha yaşanmasın istiyorsak öncelikle zihinlerden bedavacılığı atmalıyız. Üretmeden tüketme düşüncesinden sıyrılmalıyız. Kısa yoldan köşe dönme sevdamızdan vazgeçmeliyiz. Hayatın çile ve ızdırab dolu olduğunu bilerek bu çileli yolda çileye talip olup, çalışıp didinerek helal kazanç peşinde olmalıyız.
Ülkemizde son yıllarda bedava yaşam arzulayanların sayısı gittikçe artmaktadır. Emek vermeden, rlsk almadan, bedensel ve ruhsal yorulmadan arzulanan hayatın tadı gün gelir çok acı olur.
Son yıllarda şahit olduğumuz olaylar bedavacı insanların hazin sonlarını gözler önüne serdi. Bundan birkaç yıl önce Çiftlik Bank olayı ile toplumda hatırı sayılır bir kitleyi dolandırarak yurtdışına kaçan bir Tosuncuk olayı yaşadık. Olayın sıcaklığı ile herkes veryansın etti. Parasını kaptıranlar ne edeceğini bilemedi. Hukuk mücadelesi başlattı ancak nafile giden gitmişti artık. Çok para kazanma hırsı bir anda saman alevine dönüvermişti. Olay tam unutuldu derken Çiftlik Bank olayına rahmet okutacak derecede bir başka dolandırıcılık olayı patlayıverdi. Birkaç gün önce meydan gelen olayla Türkiye adeta sarsıldı.
Adı Thodex olan bir şirket kripto para alım satımına aracılık yapıyordu. Bir Çiftlik Bank benzeri vakıayla kısa sürede köşeyi dönmek isteyenler, alın teri dökmeden ellerindeki sermayeyi kat be kat arttırmak için kripto para alıp satıyorlardı. Thodex dolandırıcılığı patlayıncaya kadar alan ve satan mutluydu. Zira evinde oturduğu yerden parası artıyor,artan parasıyla birlikte neşesi de artıyordu. Herkesin hayali belki çok paraya sahip olmak. Hele bu para hiçbir emek vermeden geliyorsa tadından yenmez. Kripto para alış verişiyle keyfine keyif katan kitle Thodex dolandırıcılığı patlayınca neye uğradığını şaşırdı. Dile kolay 2 milyar dolar para bir anda buhar olup gitmişti. Parasına para kazananlar bir anda şok etkisi ile karşılaştılar. Yattığı yerden parasını katlayanlara soğuk duş etkisi yapan dolandırılma olayı bize Nasrettin Hoca’nın meşhur fıkrasını hatırlattı. Hepinizin de bildiği gibi Nasrettin Hoca komşusundan kazan ister, geriye iade ettiğinde aldığı kazanla birlikte bir küçük kazan da içine koyar. Komşusu hocam bu nedir diye sorduğunda, kazan doğurdu diye cevap verir. Komşusu bu duruma son derece sevinir. Bir süre sonra Nasrettin Hoca tekrar kazan istemeye gelir, komşusu büyük bir iştiyakla kazanı verir. Aradan epey bir zaman geçmesine rağmen bu kez kazan geri gelmez. Komşusu hiç vakit kaybetmeden hocanın evinin yolunu tutar. Hocam bizim kazan ne oldu geriye gelmedi der. Nasrettin Hoca komşusuna kazan öldü der. Komşusu şaşkınlık içinde aman hocam kazan hiç ölür mü? Nasrettin Hoca hiç istifini bozmadan komşusuna şu cevabı verir:
“Kazanın doğduğuna inanıyorsun da öldüğüne neden inanmıyorsun.” Tabi hocanın komşusu cevap karşısında şaşkın ve bir o kadar da kızgındır.
Nasrettin Hocanın bu fıkrası aslında anlayanlar için büyük ibretle doludur.
Gelelim Thodex olayına, aç gözlü ve emeksiz çok kazanmaktan başka bir şey düşünmeyen insanlar duvara tosladılar. Kazanırken iyiydi. Kaybedince yani dolandırılınca her şey tu kaka oluverdi. İşte emeksiz kazancın sonu bu. Hırsın sonu. Alın teri dökmemenin acısı. Bedava arzulanan hayatın cilvesi. Elbette hiç kimsenin dolandırılmasını arzulamayız. Ne kadar üzücü bir olay. Eğitim sistemimizin başı boş yetiştirdiği insanlar, çevresine bakıp kısa yoldan köşe dönmeyi arzulayan tipler koskoca bir milleti de arkasından sürükleyebiliyor. Nasıl bir büyülenme ki kitleler böyle insanların peşinden sürüklenip gidiyor. İnsanlara desek 5-10 kişi bir araya gelin bir şeyler üretin, ülkeye ve üretime katkı sunun kimse yanaşmak istemez. Birkaç kişi bir araya gelip birliktelik oluşturup güç birliğiyle, el birliğiyle örnek işler yapmak için bir gayret içine girmezler. Ama aynı kişiler bir kişinin peşine takılarak kendilerine hayal satanların peşine takılabiliyorlar. Bu olayı nereden incelersek inceleyelim izahı zor. Bu olayın bir de devlet boyutu var. Denetimsizlik ve takipsizlik neleri doğuruyor. Devletin burada en büyük zaafı doğru ve yerinde denetim yapmaması. Birçok konuda bu yaşanıyor. Pimi çekilmiş bomba misali daha birçok olayımız var. Eğer bugünden onlara çeki düzen verilmez ve denetlenmezse daha nice facialar ile bu ülke insanı karşı karşıya kalabilir.
Yaşanan bu dolandırıcılık olayında her iki tarafında suçu bulunmaktadır. Bu ve benzeri olaylar bir daha yaşanmasın istiyorsak öncelikle zihinlerden bedavacılığı atmalıyız. Üretmeden tüketme düşüncesinden sıyrılmalıyız. Kısa yoldan köşe dönme sevdamızdan vazgeçmeliyiz. Hayatın çile ve ızdırab dolu olduğunu bilerek bu çileli yolda çileye talip olup, çalışıp didinerek helal kazanç peşinde olmalıyız.
YORUMLAR