Çocukluğumuzdan beri her bahar ayı yaklaştığında cemre düşer diye büyüklerimiz söyler. Küçüklüğümde çok merak ettiğim ve nasıl düşer diye çok sorguladığım bir olaydır. Tabi sonraları araştırarak öğrendiğimde her yıl bahar ayı yaklaştığında yedi gün arayla sırasıyla havaya, suya ve toprağa düştüğüne inanılan şey cemre olduğunu öğrendim.

Tabi bu halk arasında başka inanışları da kapsamaktadır. Mitolojiye göre bir cin olan İmer göğe çıkar ve buzları eritir sonra da toprağa düşer ve buharlaşır. Cemrenin buradan geldiği inancı da olduğunu da varsaysak ta her yıl bekleriz biz cemrenin düşmesini. Çünkü bahar mutluluktur, sevinçtir. Güneş bir kere artık sadece havayı değil içimizi de ısıtmaya başlar. O kışın görmüş olduğumuz kuru dallar yerini yavaş yavaş tomurcuklanan yeşile boyanmış dallara bırakmaktadır. Artık çimenler çıkmaya başlar. Ağaçlar çiçeklenir bu da yakında bahar aylarının meyvelerinin çıkacağının müjdecisidir. Dünyanın en saf en güzel çiçeklerinden birisi olan papatyanın da yakında yol kenarlarında bile çıkacağını gösterir. Arada sırada da olsa betonların arasında yaşadığımızdan kaldırım kenarlarında göreceğimiz papatyalar ve gelincikleri görmek nasıl da mutlu ediyor insanı. Bazen görüyorum kaldırımda ya da kenarlarında çıkan otlar çiçekler yolunup atılıyor. Halbuki betonun arasından bir yol bulmuş hayata tutunmaya çalışmış. Biz ondan daha mı güçlüyüz ki çekip kopartıyoruz onları. Gözümüzün görüp göreceği yeşillikler bile bu kadar azalmışken. Geçen hafta birinci cemre havaya düştü. Bugün de ikinci cemre toprağa düştü. Yaklaştı bahar yaklaştı da bir senedir ne baharı yaşayabildik virüsten ne yazı. Bakalım bu sene baharın tadını doya doya çıkartabilecek miyiz?