Evlerimizde olduğumuz bugünlerde evimizin tadını çıkarmaya başladık. Esasında ne kadar da dinlenmeye ihtiyacımız vardı. Haber izlemesek diyoruz ister istemez elimiz haber kanallarına gidiyor. Film izlesek diyoruz bu ara kanallarda hep dram ve salgın hakkında filmler karşımıza çıkıyor. Gündüz kuşağı desen matine gibi. En iyisi bu ara belgesel kanalları sanırım. Sosyal medyada aynı şekilde. Bu ara çocukluk fotoğraflarını görüyoruz herkesin. Gece ise sağlık bakanının yaptığı açıklamaları herkes paylaşıyor. Bu salgından önce nasıldı sosyal medya. Yeni bir hamur işi yaptım.. Tatildeyiz.. Kahvaltı keyfisi.. Evlenme teklifleri.. Plajda ayak fotoları.. Kahve fotoları.. Makyaj videoları.. Şaka videoları.. Bunlar kesildi mi hayır tabi ki. Şimdi yine kahve fotoları var ama can sıkıntısından yazılıyor. Evde değişik tarifler deneme videoları var. Bunlar neyse de bir de tiktok videoları var ki görüntü kirliliğinden başka bir şey değil. Evde kalmanın can sıkıcı olduğunu belirtiyorlar paylaşım yapanlar. Hala kavrayamadık neden evde olduğumuzu. Hala anlayamadık. Vaka sayıları çoğaldıkça bir silkelenip kendimize de gelemiyoruz. Dünya bize evinde otur ve bütün daha önce yaşadıklarının kıymetini bil ve şükret diye uyarı veriyor. Zamanında yaptıklarımız ve yapamadıklarımızın muhasebesini yapmak için bize düşünme fırsatı sunuyor. Umarım yaşamın kıymetini herkes bugünlerde daha iyi anlar.