Son birkaç ayda ne çok şeye hasret kaldık. Arkadaşla içilen bir kahveye kahve eşliğinde sohbetlere hasret kaldık. Evde bunaldığımızda sokağa çıkıp bir tur atmayı, çocukları alıp pikniğe gitmeyi arar olduk. Büyüklerimize gidip ziyaret etmeyi özledik. Evdeki yaşlılarımızı korumak adına hiçbir yere kıpırdayamıyoruz. Mezarlığa babama ziyarete bile evdekileri riske atarım korkusuyla gidemez oldum. Kendi çocuklarıma sarılamaz öpemez oldum. Ben bu kadar özlem yaşarken her şeye dışarıda hala sorumsuzca gezen insanları gördüğümde deli oluyorum. Balkondan baktığımda boş boş gezen insan hala çok. O kadar çok şükredecek sebebimiz varmış ki. Bunların ne kadar da kıymetli olduğunu her geçen gün daha da iyi anlar olduk. Çocuklarım bile bu günler ne zaman geçecek diye sürekli soru soruyorlar. Her sorduklarına cevap verebiliyorken bu soruya cevap verirken zorlanıyorum. Kocaman bir belirsizlik. Bu yaşadıklarım sadece bizim evde olmuyor tabi. Tüm ülke hatta neredeyse tüm dünyada aynı sorunlar yaşanıyor. Artık haberlere bakmayacağım moralim bozuluyor diyorum istemsizce kendimi haber izlerken buluyorum. Elbet bir gün hepsi geçecek özlemini çektiğimiz bütün güzellikleri kaldığımız yerden yaşamaya devam edeceğiz.