Yaslayın sırtınızı birisine veya birilerine… Ama güvenilir olsun. Siz sırtınızı yasladığınız hançeri saplayacak biri olmamalı o kişi.

Çünkü adına dost diyeceğiz… Dostluk neye benzer bilir misiniz? Ulu bir çınar ağacına benzer. Nasıl ki yılların çınar ağacı köklerini sımsıkı toprağa sabitlediyse, kolay kolay yıkılmıyorsa, dostluklarda öyle kolay kopmaz birbirinden. Çınar ağacı köklerini etrafına salar da salar. Sanki her bir kökü birer kol gibi. Kime denk gelirse sımsıkı sarılır. Ve siz o kökleri kesmediğiniz sürece veya çürütmediğiniz sürece asla kopmaz kendiliğinden.

Bir çiçeğe su vermezseniz, büyümez, çiçek açmaz. Tek taraflı düşünmeyin dostlukları. Birbirinizi sulayın ki daha güçlü bir bağınız olsun. Dostluğunuzun ömrü uzun olsun. Solmasın erkenden zorlukların üstesinden gelemediniz diye. Bir laf vardır. Dört tane dostum olsun. Cenazemde tabutumu taşısın yeter diye… Çünkü şu devirde kime gözümüz kapalı güvenebileceğimizi bilmiyoruz. Kime arkadaş, kime dost diyeceğimizi bilmiyoruz.

Ama en azından bir tane olsa o bile yeter. Çünkü her insanın ihtiyacıdır birisine derdini anlatmak, sevincini paylaşmak… Kendine bile açıklayamadığı sırrını birisine emanet etmek… Dostunuzu seçerken dikkatli olun. Yarın bir gün çok güvendiğiniz insan bir anda tanımadığınız bir kişiye dönüşüyor. Sonra oturup siz üzülüyorsunuz nasıl tanıyamamışım, görmemişim gerçek yüzünü diye…

Unutmayın ki gerçek dost gölge gibidir. Eğilsen de, doğrulsan da, düşsen de asla peşini bırakmaz. Güzel dostluklara…