Efendimiz(sav)kırk yaşına erişmişti.Zamanının büyük çoğunluğunu Mekke’de, Hira Nur  mağarasında geçirirdi.Hira mağarasına giderken ve evine dönerken dağlar,taşlar,ağaçlar ve kuşlar O’na selam verirlerdi.Hira mağarasında yalnızlığını rabbiyle buluşarak giderirdi.Dualar eder,rabbinin huzurunda iki büklüm olurdu.
610 yılının bir Ramazan ayıydı.Efendimiz(sav) yine Hira Nur mağarasındaydı.Birden üzerine bir ağırlık çöktü.Karşısında Allah’ın Ruhül- Kuddusü,vahiy meleği Cebrail(as)’ı gördü,irkildi,çok korkmuştu.Cebrail (as) Efendimiz(sav)’i takati kesilinceye kadar sıktı.Sonra bıraktı ve “Oku” dedi.Efendimiz(sav) cevap verdi.”Ben okuma bilmem”,dedi.Cebrail(as)  O’nu yine takati kesilinceye kadar  sıktı ve aynı soruyu sordu.Efendimiz(sav) yine aynı cevabı verdi.Ve Cebrail yine sıktı ve sonra da ilk ayetleri,O’nun kendi dilinde,O’nun anlayabileceği  bir şekilde okumaya başladı.
“Oku!Allah’ın adıyla oku!Yaradan rabbinin adıyla oku!O insanı bir Alak’tan(rahim duvarına asılmış zigottan) yarattı. İnsanı bir damla sudan yaratan rabbinin adıyla oku! İnsana bilmediğini öğreten,kalemle yazmayı öğreten Rabbin kerem sahibidir.(Alak Suresi 1/5)
Alak Suresinin ilk beş ayeti indirilmişti.Bu ayetlerin nuzülünden sonra Efendimiz(sav)mağaradan hızla indi ve evine geldi.O’nu Hz.Hatice kapıda karşıladı.Efendimiz(sav)Hz.Hatice’ye;”Ya Hatice,Beni ört,Beni ört”,dedi.Hz.Hatice O’nu örttü.Sonra da yaşadıklarını en ince ayrıntılarıyla  eşi Hz.Hatice’ye anlattı. Vahyin ağırlığını ilk olarak eşiyle paylaşmıştı.Bunun ne olduğunu tam olarak anlayamadıkları için Efendimiz(sav) ve Hz.Hatice bunu  saf,temiz bir hristiyan olan amcalarının oğlu Varaka bin Nevfel’e anlatmaya karar vermişlerdi.Varaka bin Nevfel  o zamanlar çok yaşlıydı,gözleri de görmüyordu;ama kalp gözü açıktı.Efendimiz(sav)’i hem çok sever,hem de O’na çok güvenirdi.Varaka bin Nevfel anlatılanları dinlediğinde renkten renge girdi ve şöyle dedi:Cebrail(as) Hz.Musa’ya ve Hz.İsa’ya da aynı şekilde gelmişti.Peygamberlik tebliği için Efendimiz(sav) seçilmişti.Varaka bin Nevfel saf,temiz bir hıristyandı.Keşke ben de senin bu dini tebliğ edeceğin zaman  genç olsaydım ve kavmin seni yurdundan çıkaracağı zaman sağ olsaydım,demişti.Varaka bin Nevfel doğruları söylemişti. Senin gibi vahiy tebliğ etmiş bir kimse yoktur ki düşmanlığa uğramamış olsun,demişti.İşte  ilk vahiy bu şekilde indirilmişti.
Efendimiz(sav)’e vahyin ve peygamberlik vasfının sorumlulukları da böylece yüklenmişti.Keşke bizler de o günlerdeki gibi Efendimiz(sav)’i görebilseydik.Sahabe Efendilerimiz gibi O’nun dizinin dibinden hiç ayrılmasaydık.İlk vahiy ve ilk tebliğde O’nun yaşadıklarını,çektiği sıkıntıları görseydik belki de bu günleri daha iyi değerlendirirdik.Rabbim hepimize sağlık,sıhhat,afiyet,huzur ihsan etsin inşaallah.Kuran’ın Kadir Gecesinde indirildiği bize, Kadir Suresi’nde net bir şekilde bildirilmiştir.Kadir Gecesine kavuşanlardan ve  O’nu hakkıyla değerlendirenlerden  olalım inşaallah…
Doğrusu biz O’nu(Kur’an’ı)Kadir Gecesinde indirdik.Kadir Gecesinin faziletini sen nereden bileceksin?O Kadir Gecesi bin aydan(83 yıl)daha hayırlıdır.Melekler ve ruh o gece rablerinin izniyle  iner de inerler.O gece,tan yeri ağarıncaya kadar bir selam ve esenliktir(Kadir Gecesi 1/5)
Kadir Gecemiz Mübarek olsun
Selam ve dua ile…