Dünyanın birçok ülkesinde bildiğimiz üzere su sıkıntısı yaşanmakta. Ülkemizde bu kuraklıkla ilgili sıkıntıların yaşanmasının eşiğinde. Tüm dünyada 17 Haziran, Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü olarak kabul edilmekte ve bugünle ilgili değişik etkinliklerle farklılık oluşturulmaya çalışılıyor. Kuraklık ve çölleşme yaşamamak için suyun doğru kullanılması gerekiyor hatta bununla ilgili okullarda çocuklara küçük yaşlarda eğitim veriliyor. Havaların ısınmasıyla birlikte yağışların azalması mevcut birikimde ki su seviyemizi de azaltıyor. Biz ülkemizin konumu gereği su açısından zengin bir ülke olarak gözüksek te maalesef bazı bölgelerimiz de su sıkıntısı yaşanmakta. Susuzluğun beraberinde getirdiği kuraklık ve çölleşme tarım arazilerinin yok olmasına sebep olurken yaşayan halkın da göç etmesine çok büyük bir etken oluyor. Susuzlukla doğru orantılı olarak yoksullaşma da beraberinde doğmuş oluyor. Göçler başladıkça göç edilen şehirler de çarpık kentleşme, çevre kirliliği ve bunun sonucunda işsizlikle mücadele de artıyor. Yıllardır ülkemiz çöl olmasın kampanyaları adı altında televizyonlarda ya da sosyal medyada karşımıza alkışlanası reklamlar çıkıyor. Bugünlerde salgınla mücadele ederken temizliğimizi yapabilmek adına bizlerin en çok ihtiyaç duyduğu suyu hor kullanmamak gerekiyor. Ayrıca çoğu insanın evde olduğu bugünler de su israfına elimizden geldiğince dikkat etmemiz gerekli. Eskisi gibi çok fazla yeşil alan görmesek te olanların da kıymetini bilemiyoruz. Dünyamız bu kadar hızlı yaşlanırken bizler elimizden geldiğince yeşili korumalı hatta yeşili çoğaltmalıyız. Diktiğimiz her bir fidanın geleceğe yatırım olduğunu unutmamalı bu dünyaya biz de bir iz bırakmalıyız.
Dünyanın birçok ülkesinde bildiğimiz üzere su sıkıntısı yaşanmakta. Ülkemizde bu kuraklıkla ilgili sıkıntıların yaşanmasının eşiğinde. Tüm dünyada 17 Haziran, Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü olarak kabul edilmekte ve bugünle ilgili değişik etkinliklerle farklılık oluşturulmaya çalışılıyor. Kuraklık ve çölleşme yaşamamak için suyun doğru kullanılması gerekiyor hatta bununla ilgili okullarda çocuklara küçük yaşlarda eğitim veriliyor. Havaların ısınmasıyla birlikte yağışların azalması mevcut birikimde ki su seviyemizi de azaltıyor. Biz ülkemizin konumu gereği su açısından zengin bir ülke olarak gözüksek te maalesef bazı bölgelerimiz de su sıkıntısı yaşanmakta. Susuzluğun beraberinde getirdiği kuraklık ve çölleşme tarım arazilerinin yok olmasına sebep olurken yaşayan halkın da göç etmesine çok büyük bir etken oluyor. Susuzlukla doğru orantılı olarak yoksullaşma da beraberinde doğmuş oluyor. Göçler başladıkça göç edilen şehirler de çarpık kentleşme, çevre kirliliği ve bunun sonucunda işsizlikle mücadele de artıyor. Yıllardır ülkemiz çöl olmasın kampanyaları adı altında televizyonlarda ya da sosyal medyada karşımıza alkışlanası reklamlar çıkıyor. Bugünlerde salgınla mücadele ederken temizliğimizi yapabilmek adına bizlerin en çok ihtiyaç duyduğu suyu hor kullanmamak gerekiyor. Ayrıca çoğu insanın evde olduğu bugünler de su israfına elimizden geldiğince dikkat etmemiz gerekli. Eskisi gibi çok fazla yeşil alan görmesek te olanların da kıymetini bilemiyoruz. Dünyamız bu kadar hızlı yaşlanırken bizler elimizden geldiğince yeşili korumalı hatta yeşili çoğaltmalıyız. Diktiğimiz her bir fidanın geleceğe yatırım olduğunu unutmamalı bu dünyaya biz de bir iz bırakmalıyız.
YORUMLAR