Simon Cuper’in bir sözü vardır; “Futbol asla sadece futbol değildir” diye. Burada futbolun sahada oynan bir oyun olmaktan ziyade kitleleri harekete geçiren, peşine takan, sosyolojik tarafı ağır basan tarafına dikkat çeker. Saha içindeki futboldan ziyade saha dışındaki futbolun kitleler için neyi ifade ettiği çok önemlidir. Mesela şehir ya da semt takımları takımları; o semtte yaşayan biri futbol takımını tutarak semtle bağ kurar. Türkiye’nin birçok yerinde bunu görebiliyorsunuz. İl takımları, ilçe takımları, belde ya da mahalle takımları hiç fark etmez. Balıkesir’de de birçok vatandaş şehrin takımı Balıkesirspor’u tutar. Buradaki bağ sportif başarıdan gelmez. Buradaki taraftarlık bilinci takımın şehrin değerlerini temsil etmesinden dolayı gelir. İlk Balıkesirspor maçına gittiğim anı hatırlıyorum. İlkokul öğrencisiyim, Atatürk Stadyumu’nun açık tribününün gişede bir abinin bizi yanına alıp stada sokmasını beklerdik. Maç başladığında şehrin takımı için boğazımızı yırtardık. Böyle bir ortamda başlayan taraftar olma süreci sonrasında lig şampiyonları için verilen mücadele ve alınan başarılarla devam etti. Şehir kimliği daha çok ön plana çıkmaya başladı. Hatırlayın Balıkesirspor süper lige yükseldiğinde Balıkesir’de Büyükşehir Belediye olmuştu. Şehrimiz iki alanda da sınıf atlamıştı. Sonrasında bu iki alanda da istediğimizi alamadık. Kentteki ekonomik, siyasi, kültürel gelişmelerle paralel hareket gösterir sportif başarılarda. Ancak son yıllarda kentin değeri Balıkesirspor, hem yöneticilerden hem kentten beklediği ilgiyi alamıyor. Ekonomik sıkıntıları bir kenara bırakırsak son üç yıldır stadyuma gelen taraftarın sayısı çok az. Kentte belli bir kitle kentin takımı önemsiyor. Ancak şu var ki Balıkesirspor sadece TFF1. Ligde mücadele eden bir takım değil.  1 Milyon 250 bin insanın yaşadığı bir şehrin ismini temsil ediyor. Bu gözle bakmak  lazım.