Bizim memleket bir başka güzeldir. Tabiat dersek orada, deniz dersek orada hem de iki deniz birden. Termal denilince, tarıma elverişli topraklar ve hayvancılık denilince yine bizim memleket gelir akla. Sıcak kanlı misafirperver insanların yaşadığı yer denilince yine bizim memleket akla gelir. Bizim memleket bu nedenle 10 numara diye anılıyor. 10 numara memleketimiz Balıkesir’in birbirinden güzel ilçeleri var. Bu yazımda sizlere pirinci ve termali ile ön plana çıkan şirin Gönen’den bahsedeceğim.
Geçtiğimiz günlerde Manisa Vakfı başkanımız Ercan Oğuz ve kıymetli kardeşim Şaban Gül ile birlikte yönümüzü Gönen istikametine çevirdik. Havanın güzel olduğu bir günde ilk olarak Gönen’in Balcıdede köyünde ikamet eden Süleyman Selvi ağabeyimizi ziyaret ettik. Akabinde de gürül gürül akan Gönen Çayı üzerinden geçip, ormanların arasından süzülerek Beyoluk Köyüne ulaştık. Burada kendisine bir çiftlik kuran yılların dostu Nurettin Akkaya’yı ziyaret ettik. Nurettin abinin adeta hayvanat bahçesine çevirdiği bu şirin yerden ayrılmak istemedik. Gönen aslında genel olarak bir ova olarak bilinir ancak ilçenin birbirinden güzel dağ köyleri de var mutlaka görülmesi gereken. Tarihin kayıtlarında sıcak su şehri diye bilinen bu güzel ilçeyi tanıtmak ve gezip gördüklerimi sizlere paylaşmak adına bu yazıyı kaleme almış bulunuyorum.
Tarihi bir yerleşim yeri olan Gönen, çevresinde yapılan bazı çalışmalar sonucunda rastlanan mozaikler ve yazılı taşlara göre burada yerleşimin, yaşamın milattan öncesine dayandığı anlaşılmıştır. Kazı çalışmalarında elde edilen ve M.S. 2. yüzyıla ait olan kitabelerde şehrin ismi “Thermi” yani “Sıcak Su Şehri” olarak geçmektedir. İlçenin şifalı ünlü hamamları da o yüzyıllarda “Granikaion Hamamları” olarak adlandırılmıştır. Bugün pirinci ile ün salmış olan Gönen’in Antik çağlardaki isimleri Asepsus ve Artemea’dır. Gönen tarih boyunca çeşitli medeniyetlere de ev sahipliği yapmış, bu nedenle oldukça zengin bir kültürel ve tarihi mirasa sahiptir.
M.Ö. 14. yüzyılda bir köy olarak kurulduğu tahmin edilen ilçenin bulunduğu bölge de sırasıyla, Truvalılar, İyonlar, Lidyalılar, Persler, Helenler, Bergama krallıkları ile Roma ve Bizans devletleri hüküm sürmüştür. 1071 Malazgirt Zaferi sonrasında Anadolu toprakları Türklere açılmasıyla birlikte, Gönen ve çevresi 13. yüzyılda Anadolu Selçuklularının eline geçmiştir. Daha sonra Anadolu’daki beylikler döneminde Gönen ve çevresi Balıkesir merkezli kurulan Karesi Beyliği’nin hakimiyetinde kalmıştır. 1334 yılında da Osmanlı Devleti topraklarına katılarak Osmanlı Devleti’nin hakimiyetine girmiştir. Gönen, 1382 yılına kadar Erdek Kazasına bağlı iken, 1398 yılında da müstakil kaza haline gelmiştir.1885 yılından beri belediyelik olan Gönen bugün Balıkesir iline bağlı bir ilçe konumundadır. Bir tarafı ova, bir tarafı dağlık olan Gönen’in Marmara Denizi’ne de kıyısı bulunmaktadır. 1859 yılında Kırım ve Kafkasya’dan, 1877-1878 yılında Rumeli ve Balkanlar ile Kafkaslardan gelen göçmenlere ev sahipliği yapmış olan Gönen’de ziyaret edilecek en önemli yer Gönen Mozaik Müzesi’dir. Ardından Gönen Çayı üzerinden konumlanmış olan, Romalılar dönemine ait Güvercinli Köprüsü gelmektedir. Yine İlçe merkezine 15 km. mesafede yer alan Ala Dağlar arasında bir tepe üzerine Büyük İskender döneminde yapılmış Alacaoluk Köyü’ndeki Alacaoluk Kalesi ile Gönen merkezine 6 km. uzaklıkta Babakaya Köyünde bulunan ve Büyük İskender tarafından yaptırılan Babakaya Kalesi de görülmesi gereken yerlerdir.
Yazımızın başında da değindiğimiz gibi Gönen denilince akla ilk gelen termal suları olmaktadır. Gönen termal anlamında da oldukça zengindir. Şehir merkezinde ve şehre 15 km. uzaklıktaki Ekşidere Dağ termali önemli termal kaynaklar arasındadır. Birçok insanın Gönen’i ziyaret etmesindeki temel amaçlar arasında gelir termali. Şehir merkezindeki termal suyu birçok hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır. Kısaca bunları belirtecek olursak; Kas iskelet sistemi rahatsızlıkları, solunum rahatsızlıkları, sindirim sistemi rahatsızlıkları, idrar yolları ve kalp damar hastalıkları olarak sayabiliriz. Ekşidere Dağ termal suları ise; Romatizmal hastalıklar, kireçlenme, sinirsel ve ruhsal hastalıklar, kas ve damar hastalıkları, ameliyat sancıları, ayak, sırt, bel ağrıları, lumbago, panomi ile eklem sertlikleri ve uyku bozukluklarının tedavisine yardımcı olmaktadır.
Gönen gezisi sonrasında buradan alabileceğiniz hediyelikler arasında meşhur iğne oyası, pirinç, höşmerim tatlısı ve kolonya gelmektedir.
Görenleri hayran bırakan tabii güzellikleri, şifalı suları, tarihi yapıları, ormanları ile birlikte Marmara Denizine kıyısı olan bölgeleriyle Gönen ziyaretçilerini beklemektedir. Yaz kış demeden bütün mevsimlerde gidebileceğiniz Gönen çeltik tarlaları ile de insanı tarım serüvenine davet etmektedir.
Geçtiğimiz günlerde Manisa Vakfı başkanımız Ercan Oğuz ve kıymetli kardeşim Şaban Gül ile birlikte yönümüzü Gönen istikametine çevirdik. Havanın güzel olduğu bir günde ilk olarak Gönen’in Balcıdede köyünde ikamet eden Süleyman Selvi ağabeyimizi ziyaret ettik. Akabinde de gürül gürül akan Gönen Çayı üzerinden geçip, ormanların arasından süzülerek Beyoluk Köyüne ulaştık. Burada kendisine bir çiftlik kuran yılların dostu Nurettin Akkaya’yı ziyaret ettik. Nurettin abinin adeta hayvanat bahçesine çevirdiği bu şirin yerden ayrılmak istemedik. Gönen aslında genel olarak bir ova olarak bilinir ancak ilçenin birbirinden güzel dağ köyleri de var mutlaka görülmesi gereken. Tarihin kayıtlarında sıcak su şehri diye bilinen bu güzel ilçeyi tanıtmak ve gezip gördüklerimi sizlere paylaşmak adına bu yazıyı kaleme almış bulunuyorum.
Tarihi bir yerleşim yeri olan Gönen, çevresinde yapılan bazı çalışmalar sonucunda rastlanan mozaikler ve yazılı taşlara göre burada yerleşimin, yaşamın milattan öncesine dayandığı anlaşılmıştır. Kazı çalışmalarında elde edilen ve M.S. 2. yüzyıla ait olan kitabelerde şehrin ismi “Thermi” yani “Sıcak Su Şehri” olarak geçmektedir. İlçenin şifalı ünlü hamamları da o yüzyıllarda “Granikaion Hamamları” olarak adlandırılmıştır. Bugün pirinci ile ün salmış olan Gönen’in Antik çağlardaki isimleri Asepsus ve Artemea’dır. Gönen tarih boyunca çeşitli medeniyetlere de ev sahipliği yapmış, bu nedenle oldukça zengin bir kültürel ve tarihi mirasa sahiptir.
M.Ö. 14. yüzyılda bir köy olarak kurulduğu tahmin edilen ilçenin bulunduğu bölge de sırasıyla, Truvalılar, İyonlar, Lidyalılar, Persler, Helenler, Bergama krallıkları ile Roma ve Bizans devletleri hüküm sürmüştür. 1071 Malazgirt Zaferi sonrasında Anadolu toprakları Türklere açılmasıyla birlikte, Gönen ve çevresi 13. yüzyılda Anadolu Selçuklularının eline geçmiştir. Daha sonra Anadolu’daki beylikler döneminde Gönen ve çevresi Balıkesir merkezli kurulan Karesi Beyliği’nin hakimiyetinde kalmıştır. 1334 yılında da Osmanlı Devleti topraklarına katılarak Osmanlı Devleti’nin hakimiyetine girmiştir. Gönen, 1382 yılına kadar Erdek Kazasına bağlı iken, 1398 yılında da müstakil kaza haline gelmiştir.1885 yılından beri belediyelik olan Gönen bugün Balıkesir iline bağlı bir ilçe konumundadır. Bir tarafı ova, bir tarafı dağlık olan Gönen’in Marmara Denizi’ne de kıyısı bulunmaktadır. 1859 yılında Kırım ve Kafkasya’dan, 1877-1878 yılında Rumeli ve Balkanlar ile Kafkaslardan gelen göçmenlere ev sahipliği yapmış olan Gönen’de ziyaret edilecek en önemli yer Gönen Mozaik Müzesi’dir. Ardından Gönen Çayı üzerinden konumlanmış olan, Romalılar dönemine ait Güvercinli Köprüsü gelmektedir. Yine İlçe merkezine 15 km. mesafede yer alan Ala Dağlar arasında bir tepe üzerine Büyük İskender döneminde yapılmış Alacaoluk Köyü’ndeki Alacaoluk Kalesi ile Gönen merkezine 6 km. uzaklıkta Babakaya Köyünde bulunan ve Büyük İskender tarafından yaptırılan Babakaya Kalesi de görülmesi gereken yerlerdir.
Yazımızın başında da değindiğimiz gibi Gönen denilince akla ilk gelen termal suları olmaktadır. Gönen termal anlamında da oldukça zengindir. Şehir merkezinde ve şehre 15 km. uzaklıktaki Ekşidere Dağ termali önemli termal kaynaklar arasındadır. Birçok insanın Gönen’i ziyaret etmesindeki temel amaçlar arasında gelir termali. Şehir merkezindeki termal suyu birçok hastalığın tedavisinde kullanılmaktadır. Kısaca bunları belirtecek olursak; Kas iskelet sistemi rahatsızlıkları, solunum rahatsızlıkları, sindirim sistemi rahatsızlıkları, idrar yolları ve kalp damar hastalıkları olarak sayabiliriz. Ekşidere Dağ termal suları ise; Romatizmal hastalıklar, kireçlenme, sinirsel ve ruhsal hastalıklar, kas ve damar hastalıkları, ameliyat sancıları, ayak, sırt, bel ağrıları, lumbago, panomi ile eklem sertlikleri ve uyku bozukluklarının tedavisine yardımcı olmaktadır.
Gönen gezisi sonrasında buradan alabileceğiniz hediyelikler arasında meşhur iğne oyası, pirinç, höşmerim tatlısı ve kolonya gelmektedir.
Görenleri hayran bırakan tabii güzellikleri, şifalı suları, tarihi yapıları, ormanları ile birlikte Marmara Denizine kıyısı olan bölgeleriyle Gönen ziyaretçilerini beklemektedir. Yaz kış demeden bütün mevsimlerde gidebileceğiniz Gönen çeltik tarlaları ile de insanı tarım serüvenine davet etmektedir.
YORUMLAR