Dün hayvanları koruma günüydü. Onlar bana göre bu dünyanın dilsiz melekleri.

Bizler zarar vermediğimiz sürece hayvanlardan zarar gelmez. Yaşadığımız dünyada hayvanların haklarına da saygı duymamız gerekiyor dünyada yaşayan tek canlı bizler değiliz. Evde beslediğimiz hayvanlara nasıl iyi davranıyorsak sokak hayvanlarına da aynı şekilde davranmalıyız. Bizler nasıl eşit haklarla doğuyorsak hayvanlarda doğduklarında eşit haklarla doğarlar yani yaşama haklarına sahiptirler. Hayvanları korkutarak, zarar vererek ve şiddet göstererek elimize kötülükten başka bir şey geçmiyor. Düşündüğümüzde doğa bile bizden daha uygar bir yapıya sahip. Hayvanları sahiplenmek adına alıyoruz, kafeslere hapsediyoruz, kendimizi eğlendirmek adına gösterilerde kullanıyoruz, deneylerde kullanıyoruz. Binek hayvanlarına aşırı derecede yük bindirip acı çekmelerini sağlıyoruz. Çocuklarımız mutlu olsun sevinsinler diye hayvan sahipleniyoruz fakat belli bir yerden sonra hevesimizi aldığımızda onları direk sokağa atıyoruz. Merhamet duygumuzu bir anda yitirmiş oluyoruz. Soğuk kış günlerinde kendimiz sıcacık evlerimizde otururken onlar bir kap suya, bir damla suya ihtiyaç duyuyorlar. Belediyelerin sokak hayvanlarıyla ilgili çok güzel çalışmalar var. Sokaklara mama kapları ve kulübeler yerleştiriyorlar. Bu sadece belediyelerle kalmamalı. Bizlerde onlar için bir kap su, bir kap mama bırakabiliriz. Ayrıca kuşları da unutmamak gerekir kuşlar içinde yem kapları hazırlayabilir, balkonlarımıza asabiliriz. Unutmayalım ki bize bu hayvanlardan zarar gelmez yine onlara zarar verecek olan bizleriz.