Japonya’nın antik zamanlarından bu yana varlığını sürdüren Şintoizm, Japon kültürüne yerleşmiş ve oldukça büyük bir yere sahip olan bir din.
Japon halkı, inanış biçimlerine ve adetlerine oldukça bağlı bir millet. Böyle olmasının sebebi de iki büyük din Şintoizm ve Budizm’in Japonya ile oldukça iç içe olmasından kaynaklanıyor. İki din birbirleriyle ortak noktalara sahip olsa da aslında oldukça farklılar.
Dünyada bulunan birçok milletin aynı biz Türkler gibi kendilerine has örf ve adetleri bulunuyor. Özellikle Japonya, bu konuda oldukça zengin bir tarihe sahip. Şintoizm’de bu örf ve adetlerin Japonya’nın yerli dini inanç ve uygulamalarına uyarlanışı diyebiliriz. Shinto kelimesi tam anlamıyla “kami yolu” (kami: kutsal güç, tanrı) anlamına geliyor. 6. yüzyılda ortaya çıkan bu din, yerli Japon inanışlarını Budizm’den ayırmak için kullanılmaya başlandı. Şinto biraz bağımsız bir din. Net bir kurucusu, resmiyete dökülmüş olan kutsal metinleri vb. şeyleri yok. Fakat yol gösterici inançları çağlar boyu aktarılmaya devam etmiştir.
Şinto, tamamen saflığı ve doğallığı ele alan bir inanç türü ve inanan kişilerin yaşamın her alanında bunu kullandığını görebilirsiniz. Şintoizm, temelinde tüm insanların iyi olduğunu ve kötülüğe sebep olan şeyin insanların kendisi değil kötü ruhlar olduğunu düşünür. Bu nedenle kötü ruhları uzak tutmak ve onlardan arınmak için kami’ye dua edip ona adak adarlar.
Şinto’ya inanan birçok insan için ibadet edebilecekleri mabetler vardır. Fakat insanlar genelde evlerinde ibadetlerini kendi başlarına yapmayı tercih edip, evlerine de mabet kurarlar. Kurulan bu mabetlere “kami-dana” denir ve insanlar bu mabetleri ibadetlerinin yanı sıra adakları içinde kullanırlar.
Antik Japonya zamanından beri Şintoizm ve Budizm, iç içe yaşayan iki farklı din olmuştur. Tabii ki böyle bir durumda da birbirlerini etkilemeleri çok da şaşılası bir durum değil. Bazı Budist figürler Şinto’ya inanan insanlar arasında “kami” haline geldi. Bu figürlerden en bilinenleri: Amida (Saf diyarın yani cennetin hükümdarı), Kannon (çocukların, doğum yapan kadınların ve ölü ruhların koruyucusu) ve son olarak Jizo’dur (acı çeken insanların ve ölü çocukların koruyucusu). Bunun yanı sıra Hachiman her iki dinde de popüler olan okçuluk ve savaş tanrısıdır.
Japon halkının geneli hem Şinto hem de Budist olarak yaşamını sürdürmekte. Birçok insan düğün dernek tarzı organizasyonlarda Şinto’yu kullansa da cenaze törenlerinde Budist törenler daha sıklıkla görülmektedir. Budizm ve Şintoizm, Japonya’nın genel kültürüne o kadar derinden yerleşmiş bir halde ki kendisini hiç dinle alakalı görmeyen bir insan bile bu iki dinin birinden esintilere sahiptir.
Japon halkı, inanış biçimlerine ve adetlerine oldukça bağlı bir millet. Böyle olmasının sebebi de iki büyük din Şintoizm ve Budizm’in Japonya ile oldukça iç içe olmasından kaynaklanıyor. İki din birbirleriyle ortak noktalara sahip olsa da aslında oldukça farklılar.
Dünyada bulunan birçok milletin aynı biz Türkler gibi kendilerine has örf ve adetleri bulunuyor. Özellikle Japonya, bu konuda oldukça zengin bir tarihe sahip. Şintoizm’de bu örf ve adetlerin Japonya’nın yerli dini inanç ve uygulamalarına uyarlanışı diyebiliriz. Shinto kelimesi tam anlamıyla “kami yolu” (kami: kutsal güç, tanrı) anlamına geliyor. 6. yüzyılda ortaya çıkan bu din, yerli Japon inanışlarını Budizm’den ayırmak için kullanılmaya başlandı. Şinto biraz bağımsız bir din. Net bir kurucusu, resmiyete dökülmüş olan kutsal metinleri vb. şeyleri yok. Fakat yol gösterici inançları çağlar boyu aktarılmaya devam etmiştir.
Şinto, tamamen saflığı ve doğallığı ele alan bir inanç türü ve inanan kişilerin yaşamın her alanında bunu kullandığını görebilirsiniz. Şintoizm, temelinde tüm insanların iyi olduğunu ve kötülüğe sebep olan şeyin insanların kendisi değil kötü ruhlar olduğunu düşünür. Bu nedenle kötü ruhları uzak tutmak ve onlardan arınmak için kami’ye dua edip ona adak adarlar.
Şinto’ya inanan birçok insan için ibadet edebilecekleri mabetler vardır. Fakat insanlar genelde evlerinde ibadetlerini kendi başlarına yapmayı tercih edip, evlerine de mabet kurarlar. Kurulan bu mabetlere “kami-dana” denir ve insanlar bu mabetleri ibadetlerinin yanı sıra adakları içinde kullanırlar.
Antik Japonya zamanından beri Şintoizm ve Budizm, iç içe yaşayan iki farklı din olmuştur. Tabii ki böyle bir durumda da birbirlerini etkilemeleri çok da şaşılası bir durum değil. Bazı Budist figürler Şinto’ya inanan insanlar arasında “kami” haline geldi. Bu figürlerden en bilinenleri: Amida (Saf diyarın yani cennetin hükümdarı), Kannon (çocukların, doğum yapan kadınların ve ölü ruhların koruyucusu) ve son olarak Jizo’dur (acı çeken insanların ve ölü çocukların koruyucusu). Bunun yanı sıra Hachiman her iki dinde de popüler olan okçuluk ve savaş tanrısıdır.
Japon halkının geneli hem Şinto hem de Budist olarak yaşamını sürdürmekte. Birçok insan düğün dernek tarzı organizasyonlarda Şinto’yu kullansa da cenaze törenlerinde Budist törenler daha sıklıkla görülmektedir. Budizm ve Şintoizm, Japonya’nın genel kültürüne o kadar derinden yerleşmiş bir halde ki kendisini hiç dinle alakalı görmeyen bir insan bile bu iki dinin birinden esintilere sahiptir.
YORUMLAR