Bugün dünya hoşgörü günü. Kelime anlamına bakıldığında her şeyi anlayışla karşılayabilme durumu olarak karşımıza çıkıyor.

Bu tarz günlerin amacı elbette ki farkındalık yaratmak ama sadece bunu bir günde sınırlı bırakıyoruz maalesef. Gerçek hayatta artık insanlar o kadar sinirli bir hal aldılar ki. Bırakın anlamayı karşımızda ki insanı dinlemez olduk. Oysa ki hani dertler tasalar paylaşıldıkça azalırdı. Sevinçler mutluluklar paylaşıldıkça çoğalırdı. Eskiden samimiyet vardı anlayış vardı anlayışın şimdiki adı hoşgörü oldu. Hayatın temeli zaten birbirini anlamaktan geçmiyor mu? Biz anlatacağız karşımızda ki dinleyecek o anlatacak biz dinleyeceğiz. Yine hem bizin hem de karşımızdaki insan her gün mutlu olmak zorunda değil. İnsanın bir günü diğer gününü tutmuyor. Bu durumda karşımızdaki de bizde hemen alınganlık yapıyor kırılıyoruz. Esasında hoşgörüden önce empatiyi öğrenmek gerekiyor. Kendimizi karşımızdaki insanın yerine koyarsak o durumda biz nasıl davranırdık diye düşünürsek belki kırgınlıkları azaltmanın da yolunu bulmuş olacağız. İnsanları belli bir kategoriye sokamayız. Herkes ayrı bir renk ayrı bir dünya. Olduğu gibi onları kabullenebilmek yaşamı daha da kolay kılacaktır bizlere. İnsan ilişkilerinde saygı duymak hayatımızın ilk kuralı olmalıdır. Zaten saygının olduğu yerde diğer kavramlar da kendiliğinden gelişecektir. Dediğim gibi herkes birbirinden farklıdır ve insan ilişkilerini en çok etkileyen de bana göre egodur. Açıkçası hayatı güzelleştirmek sadece bizim elimizde.