Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘Göreve geldiğimizde yılda 36,1 milyar dolar ihracatı olan ülkemiz geçen sene 254,2 milyar dolar ihracat gerçekleştirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘Göreve geldiğimizde yılda 36,1 milyar dolar ihracatı olan ülkemiz geçen sene 254,2 milyar dolar ihracat gerçekleştirdi. Türkiye bu artış oranıyla OECD ülkeleri arasında ihracatını en hızlı artıran 3. ülke oldu. Küresel ölçekte yaşanan tüm zorluklara ve sorunlara rağmen ihracatımız yükseliş trendini devam ettiriyoruz’ dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye İnovasyon Haftası İnovaLİG Şampiyonları Ödül Töreni’nde konuştu. İnovasyon geliştirme programına başvuran firmaların sayısının her yıl düzenli olarak artmasının inovasyon kültürünün iş dünyasında kök salmaya başladığını gösterdiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘2014 yılında 460 başvuru ile başladığımız İnovaLİG’te bu sene 64 farklı şehirden 2003 firma sayısına ulaştık. Bugüne kadar 89 farklı firmamıza ödül verdik. Geçen yıl ödül alan firmalarımızın toplam ihracatı 19 milyar dolara yaklaştı. Bu rakamın daha da artacağına inanıyorum. Her zaman söyledim, bugün tekrar vurgulamak istiyorum. Yeter ki siz çalışın, üretin, istihdam oluşturun. Yeter ki siz bu ülkenin ürünlerini dünyanın dört bir yanına ulaştırın. Yeter ki siz Türkiye’nin potansiyeline güvenmeye, inanmaya devam edin. Allah’ın izniyle sizi asla yalnız bırakmayız. Bugüne kadar hep bu anlayışla hareket ettik. 2012 yılından beri salgın dönemi hariç Türkiye İnovasyon Haftası etkinliklerine bizzat katılarak sizlerle beraber olduk. Fikirlerinize kulak verdik. Sorunlarınıza çözüm aradık. Sevinçlerinizi paylaştık. Başarınızla gurur duyduk. Siz ihracatçılarımızın neye ihtiyacı varsa gidermenin, beklentilerinizi imkanlar dahilinde karşılamanın, yurt içinde ve yurt dışında önünüzü açmanın gayreti içinde olduk. Şunu burada bir kez daha tüm samimiyetimle ifade etmek isterim ki, gerek ülkemize gelen devlet ve hükümet başkanlarıyla yaptığımız görüşmelerde, gerekse yurt dışına gerçekleştirdiğimiz seyahatlerde öncelikli gündemimiz hep sizlerin meselesidir. Geçen haftaki Almanya ziyaretimizde olduğu gibi salı günü Cezayir seyahatimizde de yine bize ilettiğiniz konuları ele aldık. Serbest ticaret anlaşmalarından tercihli ticaret anlaşmalarına, yatırımların karşılıklı teşvikinden çifte vergilendirmenin önlenmesine kadar sizleri teşvik edecek her türlü hukuki alt yapıyı kurduk, kuruyoruz. Gümrük işlemlerinin süratli, etkin, sorunsuz ve en az maliyetle yapılması noktasında kendimizi sürekli geliştiriyoruz. Bu alanda teknik kapasite bakımından dünyanın sayılı gümrük idareleri arasında yer alıyoruz’ dedi.
‘Türkiye OECD ülkeleri arasında ihracatını en hızlı artıran 3. ülke oldu’
İhracatçılara sağlanan kolaylıkların başında hususi damgalı pasaport imkanı olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Sizlerin vize beklemeden müşterilerinizle hızlı şekilde irtibat kurabilmeniz için 2017 yılında bu düzenlemeyi hayata geçirdik. Bu kapsamda 35 bin ihracatçımızı hususi damgaları pasaport verdik. Eximbank sermayesini 50 milyar liraya çıkartarak sizlere mali açıdan destek olduk. Eximbank 2022 sonu itibariyle toplam 45 milyar dolarlık destek sağladı. Ekim ayı sonu itibariyle mal ve hizmet ihracatçısı firmalara yaptığımız devlet yardımlarının toplam tutarı 8 milyarı buldu. Özellikle ihracat hacminde hep birlikte tarihi bir başarı hikayesi yazdık. Göreve geldiğimizde yılda 36,1 milyar dolar ihracatı olan ülkemiz geçen sene 254,2 milyar dolar ihracat gerçekleştirdi. Türkiye bu artış oranıyla OECD ülkeleri arasında ihracatını en hızlı artıran 3. ülke oldu. Küresel ölçekte yaşanan tüm zorluklara ve sorunlara rağmen ihracatımız yükseliş trendini devam ettiriyoruz. Son olarak İhracatımız Ekim ayında yeni bir yükseliş yakaladı. Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 7.4 oranında artarak 22,9 milyar dolara çıktı. Böyle en yüksek Ekim ayı ihracat değerine ulaştık. Ekim ayı itibariyle son 12 aylık ihracatımız ise 254, 8 milyar doları buldu. Ayrıca yıllık cari dengede son iki ayda 7,3 milyar dolar iyileşme sağlandı. Bittik, battık, mahvolduk diyenlere aldırmadan çalıştık ter döktük, gayrettik çabalarımızın meyvesini de rekor ihracat rakamlarına ulaşarak topladık. Bu başarıda emeği, alın teri ve katkısız olan sizler ihracatçılarımızı yürekten tebrik ediyorum. Bunlar sadece birer başlangıç. İnşallah çok daha fazlasını başaracağız’ dedi.
‘ASELFLIR500 adını verdiğimiz kamera sistemimizin Şubat 2024’ten itibaren seri üretimine geçmeyi planlıyoruz’
Orta Vadeli Program ve 12. Kalkınma Planı’nda belirlene ihracat hedeflerini mutlaka gerçekleştireceklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘İhracatın rakam olarak artışı, şüphesiz önemlidir ancak bizim Türkiye olarak bundan sonra üzerinde asıl yoğunlaşmamız gereken, ihracattaki nitelik artışıdır. Rakamsal artışla birlikte bunun da ötesine geçerek yüksek katma değerli ürün ihracatına odaklanmamız şart. Burada da son 21 yılda ciddi mesafe aldık. 2022’de yüzde 37 olan orta, yüksek ve yüksek teknolojili ürün ihracatının imalat içindeki payı bu yılın ilk 10 ayında yüzde 40.3’e yükseldi. Artış eğilimin devam etmesini son derecede önemli buluyorum. Ama buna rağmen ortalama 1,2 veya 1,3 dolar civarında seyreden kilogram başına ihracatı açıkçası Türk ekonomisine yakıştıramıyorum. Yüksek teknolojideki ürünlerin payını artırmalıyız. Savunma sanayi alanında bunu başardık. Kilogram başına ortalama 57.5 doların üstünü yakaladık. İha’larda bu rakam yaklaşık bin dolardır. İHA ve SİHA’larda elde ettiğimiz başarıyı, füze, gemi, zırhlı araç, kamera, hava savuma sistemleri ve elektronik harp sistemlerine teşmil etmek istiyoruz. İnsansız hava araçlarındaki optik kameraları Kanada’dan tedarik ediyorduk. Suriye’nin kuzeyindeki terör yuvalarına yönelik operasyonlar nedeniyle firma çeşitli bahanelerle teslimatlarına yapmamaya başladı. Sonra ambargo kararı geldi. Ardından Aselsan’a talimat verdik. Arkadaşlarımız tam bir seferberlik ruhu ile gece gündüz çalışıp 15-20 kamera üretip yerli İHA’larımza sundular. Üretimi ve tasarımıyla yazılımı ve sistem program mühendisiyle yerli ve milli kamera sistemini böylece ülkemize kazandırdık. Bugüne kadar 160 adet cats sisteminden 60 tanesini yerli SİHA platformlarıyla birlikte yurtdışına ihraç ettik. Şimdi bununla kalmıyor kameraların bir üst versiyonunu geliştiriyoruz. 80 kilometre mesafeden tank tespiti yapabilen bu kameramız şu an teknik özellikleri açısından dünyanın en iyi performansına sahip. ASELFLIR500 adını verdiğimiz kamera sistemimizin Şubat 2024’ten itibaren seri üretimine geçmeyi planlıyoruz. Burada sadece kendi ihtiyacımızı karşılamakla kalmadık. Aynı zamanda kilogram başına ihracat değeri 20 bin doları bulan bir ürüne sahip olduk. Kötü komşu hacet sahibi eder. İşte bu hikmeti bir kez daha yaşayarak gördük. Türkiye’nin ilk elektrikli aracı benzer bir başarı hikayesidir’ ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin yerinde saymakla yetinecek bir ülke olmadığını olamayacağını belirten Erdoğan, ‘Bizim gibi varlığını mücadeleye borçlu bir ülke için yerinde saymak demek geriye gitmek kan kaybet demektir. Biz kan kaybedemeyiz. Ekonomide sürekli hedef büyütmemizin, savunmada sürekli çıtayı yükseltmemiz, ihracatta başkalarıyla değil kendimizle yarışmamızın, turizmde daha büyük hedeflere yelken açmamızın diplomaside etkinliğimizin arttırmanın yollarını aramamızın her alanda hep daha güçlü daha iyi daha gelişmiş daha bağımsız olma idealiyle hareket etmemizin yegane sebebi işte budur. İnovasyon haftası etkinlikleri çerçevesinde paylaşılan çalışmaların, hikayelerin, ürünlerin ve ilham verici başarılı örneklerin hepimize rehberlik edeceğine inanıyorum. Kimi alanlarda kendimizi henüz yeterli görmesek de ihracatta elde ettiğimiz bu başarıların hiç biri tesadüf değildir. 2002’den beridir attığımız her adımı belli bir plan ve vizyon doğrultusunda attık. Hükümet olarak ilk günden itibaren inovasyon meselesine çok büyük önem verdik. Zira inovasyon olmadan yeni özgün kendi alanında çığır açan ürünler geliştirmeden ne yaparsak yapalım hangi desteği verirsek verelim hedeflerimize tam manasıyla ulaşamayacağımızı biliyorduk. Bu anlayışla teknoparkları yaygınlaştırarak üniversite sanayi işbirliğini destekleyerek, araştırma geliştirme çalışmalarını bilimsel faaliyetleri genç girişimcileri teşvik ederek, ülkemizde güçlü bir yenilikçilik ekosistemi kurduk. Araştırma geliştirme merkezi sayımızı sıfırdan bin 298’e tasarım merkezi sayımızı 0’dan 326’ya teknopark sayımızı 2’den 100’e çıkartarak yenilikçilik alanındaki iddialarımızın temelsiz olmadığını gösterdik’ dedi.
‘Şirketlerimiz üniversitelerimiz araştırma merkezlerimiz dışa açılmaktan uluslararası bir zemini oluşturmaktan asla korkmamalıyız’
Yenilikçiliğin mimarı ve taşıyıcısı olan TEKNOFEST gençliğinin yetişmesi için tüm imkanların seferber edildiğini söyleyen Erdoğan, ‘Artık nitelikli, başarılı ve donanımlı gençlerimiz geleceklerini yurt dışında değil bu topraklarda görüyor. Küresel ölçekte faaliyet gösteren şirketlerimizin sayısı arttıkça Türkiye dünyanın birçok bölgesinden nitelikli insan kaynağını da cezbediyor. Ziyaret ettiğimiz birçok firmada personel çeşitliliğine şahit oluyoruz. Gönül ve kültür coğrafyamızdan gelen bilim adamlarını araştırmacıları iyi yetişmiş mühendisleri gördükçe ülkemizin inovasyon ekosistemi adına memnuniyet duyuyoruz. Esasen bu ne bizim ne de gelişmiş ülkeler için yeni bir durum değildir. Bilimde, kültürde, sanatta, ticarette, eğitimde hasıl hayatın her alanında ilerlemek ancak beşeri zenginlik ve çeşitlikle mümkündür. Tarih boyunca İstanbul’dan Bağdat’a Kahire’den Şam’a İslam medeniyetinin gözde şehirleri hep bu şekilde gelişmiş ve kalkınmıştır. Batı’daki bilim merkezleri kendi sakinlerinin yanı sıra dünyadan bilim ve sanat insanlarını cezbederek büyümüşlerdir. Dünyanın en başarılı üniversiteleri en başarılı AR-GE merkezleri üretim ve araştırma merkezleri küresel ağ sahip uluslararası şirketleri yerel insan kaynağı yanında başka membalardan beslenmektedir. Bunun en somut örneği Silikon Vadisidir. Silikon Vadisi’nde Amerikalılarla birlikte dünyanın yüzlerce ülkesinden başarılı araştırmacılar girişimciler bilim insanları çalışıyor. Kullandığımız telefonların kim bilir kaç milletten insanın emeğinin ürünü olduğunu tahmin bile edemeyiz. Aynı durum arabadan bilgisayara telefonumuzdan uygulamalardaki kolumuzda bulunan saatlere kadar hemen her şey için bunlar geçerlidir. Şirketlerimiz üniversitelerimiz araştırma merkezlerimiz dışa açılmaktan uluslararası bir zemini oluşturmaktan asla korkmamalıyız’ dedi.
‘Yurt dışında kötüleyerek siyasi rant peşinde koşan muhterislerin heveslerini vatanımıza sahip çıkarak kursaklarında bıraktık’
Türkiye’yi içine kapatmayı sınırlarına hapsetmeyi amaçlayan söylemleri kesinlikle iyi niyetli bulmadığını kaydeden Erdoğan, ‘Son dönemde 5. Kol elemanları tarafından körüklenen lümpen faşizm büyük ve güçlü Türkiye yolundaki en büyük engellerden biridir. Çünkü faşizm sadece insanın ve insani hasretlerin değil sanatın yenilikçiliğin özgün ve özgür düşüncenin de hasmıdır. Kendi dışında herkesi düşman gören bu hastalıklı zihniyetin toplumumuzun ifsa etmesine özellikle gençlerimizi zehirlemesine gençler fırsat vermeyeceğiz. Ülkemize yatırım yapan istihdam sağlayan Türk ekonomisinin güçlenmesi hak ettiği düzeye gelmesi için katma değer üreten herkesi bağrımıza basmaya devam edeceğiz. Tıpkı tarihte olduğu gibi tıpkı bugün dünyanın gelişmiş ülkelerinde olduğu gibi renkliliği farklılığı çeşitliliği kaliteyi dünyanın neresinde olursa olsun bilgiyi bir zenginlik olarak görmek ve bunu ekonomik anlamda kazanca dönüştürmek bizim için tercihten öte zorunluluktur. Nice engelin üstesinden bu anlayış ile geldik. Nice badireyi atlattık. Nice saldırıyı püskürttük. Nice bize yapamazsınız diyenleri bize sürekli karamsarlık aşılayanları, bu ülkeden bir şey olmaz diyenleri başarılarımızla sürekli hüsrana uğrattık. Ülkemizi yurt dışında kötüleyerek siyasi rant peşinde koşan muhterislerin heveslerini vatanımıza sahip çıkarak kursaklarında bıraktık. Bundan sonrada aynısını yapacağız. 6 şubatta yaşadığımız deprem felaketinin yaralarını süratle sararken, hedeflerimizden asla kopmadık, kopmayacağız’ ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin bu dönemde millet olarak mazlum ve mağdur coğrafyalara sırtını dönmeyeceğini söyleyen Erdoğan, ‘Balkanlara, Kafkaslara, Türk dünyasındaki soydaşlarımıza sahip çıkıyorsak, 7 Ekim’de İsrail’in vahşi saldırılarında can veren Gazzeli kardeşlerimizin derdiyle de aynı şekilde dertleneceğiz. Tarihimizin hiçbir döneminde zulme rıza göstermedik. Bugün İsrail’in vahşetine ses çıkarmayanlar gibi soykırıma ve sömürüye ulaşmadık. İnsanımızın başını öne eğecek, utanacak çekinecek birileri tarafından önümüze konacak hiçbir bagajımız olmadı. Biz bunların hiç birine borçlu değiliz, tam aksine alacaklıyız. Ve anlımız ak, başımız dik yürüdük. Gittiğimiz her ülkede şu hakikate her defasında şahit oluyoruz. Türkiye zor zamanlarda sığınılacak güvenli yuva demektir. Türk ise özlenen yolu gözlenendir. Ayak izinin olduğu her yerde hayırla, hasretle yad edilendir. Tarihin bizlere yüklediği sorumluluğun bilinciyle, ya bir yol bulacağız, ya bir yol açacağız ama ne suretle olursa olsun. Yolda kalanlarda olmayacağız’ ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘Göreve geldiğimizde yılda 36,1 milyar dolar ihracatı olan ülkemiz geçen sene 254,2 milyar dolar ihracat gerçekleştirdi. Türkiye bu artış oranıyla OECD ülkeleri arasında ihracatını en hızlı artıran 3. ülke oldu. Küresel ölçekte yaşanan tüm zorluklara ve sorunlara rağmen ihracatımız yükseliş trendini devam ettiriyoruz’ dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye İnovasyon Haftası İnovaLİG Şampiyonları Ödül Töreni’nde konuştu. İnovasyon geliştirme programına başvuran firmaların sayısının her yıl düzenli olarak artmasının inovasyon kültürünün iş dünyasında kök salmaya başladığını gösterdiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘2014 yılında 460 başvuru ile başladığımız İnovaLİG’te bu sene 64 farklı şehirden 2003 firma sayısına ulaştık. Bugüne kadar 89 farklı firmamıza ödül verdik. Geçen yıl ödül alan firmalarımızın toplam ihracatı 19 milyar dolara yaklaştı. Bu rakamın daha da artacağına inanıyorum. Her zaman söyledim, bugün tekrar vurgulamak istiyorum. Yeter ki siz çalışın, üretin, istihdam oluşturun. Yeter ki siz bu ülkenin ürünlerini dünyanın dört bir yanına ulaştırın. Yeter ki siz Türkiye’nin potansiyeline güvenmeye, inanmaya devam edin. Allah’ın izniyle sizi asla yalnız bırakmayız. Bugüne kadar hep bu anlayışla hareket ettik. 2012 yılından beri salgın dönemi hariç Türkiye İnovasyon Haftası etkinliklerine bizzat katılarak sizlerle beraber olduk. Fikirlerinize kulak verdik. Sorunlarınıza çözüm aradık. Sevinçlerinizi paylaştık. Başarınızla gurur duyduk. Siz ihracatçılarımızın neye ihtiyacı varsa gidermenin, beklentilerinizi imkanlar dahilinde karşılamanın, yurt içinde ve yurt dışında önünüzü açmanın gayreti içinde olduk. Şunu burada bir kez daha tüm samimiyetimle ifade etmek isterim ki, gerek ülkemize gelen devlet ve hükümet başkanlarıyla yaptığımız görüşmelerde, gerekse yurt dışına gerçekleştirdiğimiz seyahatlerde öncelikli gündemimiz hep sizlerin meselesidir. Geçen haftaki Almanya ziyaretimizde olduğu gibi salı günü Cezayir seyahatimizde de yine bize ilettiğiniz konuları ele aldık. Serbest ticaret anlaşmalarından tercihli ticaret anlaşmalarına, yatırımların karşılıklı teşvikinden çifte vergilendirmenin önlenmesine kadar sizleri teşvik edecek her türlü hukuki alt yapıyı kurduk, kuruyoruz. Gümrük işlemlerinin süratli, etkin, sorunsuz ve en az maliyetle yapılması noktasında kendimizi sürekli geliştiriyoruz. Bu alanda teknik kapasite bakımından dünyanın sayılı gümrük idareleri arasında yer alıyoruz’ dedi.
‘Türkiye OECD ülkeleri arasında ihracatını en hızlı artıran 3. ülke oldu’
İhracatçılara sağlanan kolaylıkların başında hususi damgalı pasaport imkanı olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Sizlerin vize beklemeden müşterilerinizle hızlı şekilde irtibat kurabilmeniz için 2017 yılında bu düzenlemeyi hayata geçirdik. Bu kapsamda 35 bin ihracatçımızı hususi damgaları pasaport verdik. Eximbank sermayesini 50 milyar liraya çıkartarak sizlere mali açıdan destek olduk. Eximbank 2022 sonu itibariyle toplam 45 milyar dolarlık destek sağladı. Ekim ayı sonu itibariyle mal ve hizmet ihracatçısı firmalara yaptığımız devlet yardımlarının toplam tutarı 8 milyarı buldu. Özellikle ihracat hacminde hep birlikte tarihi bir başarı hikayesi yazdık. Göreve geldiğimizde yılda 36,1 milyar dolar ihracatı olan ülkemiz geçen sene 254,2 milyar dolar ihracat gerçekleştirdi. Türkiye bu artış oranıyla OECD ülkeleri arasında ihracatını en hızlı artıran 3. ülke oldu. Küresel ölçekte yaşanan tüm zorluklara ve sorunlara rağmen ihracatımız yükseliş trendini devam ettiriyoruz. Son olarak İhracatımız Ekim ayında yeni bir yükseliş yakaladı. Ekim ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 7.4 oranında artarak 22,9 milyar dolara çıktı. Böyle en yüksek Ekim ayı ihracat değerine ulaştık. Ekim ayı itibariyle son 12 aylık ihracatımız ise 254, 8 milyar doları buldu. Ayrıca yıllık cari dengede son iki ayda 7,3 milyar dolar iyileşme sağlandı. Bittik, battık, mahvolduk diyenlere aldırmadan çalıştık ter döktük, gayrettik çabalarımızın meyvesini de rekor ihracat rakamlarına ulaşarak topladık. Bu başarıda emeği, alın teri ve katkısız olan sizler ihracatçılarımızı yürekten tebrik ediyorum. Bunlar sadece birer başlangıç. İnşallah çok daha fazlasını başaracağız’ dedi.
‘ASELFLIR500 adını verdiğimiz kamera sistemimizin Şubat 2024’ten itibaren seri üretimine geçmeyi planlıyoruz’
Orta Vadeli Program ve 12. Kalkınma Planı’nda belirlene ihracat hedeflerini mutlaka gerçekleştireceklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘İhracatın rakam olarak artışı, şüphesiz önemlidir ancak bizim Türkiye olarak bundan sonra üzerinde asıl yoğunlaşmamız gereken, ihracattaki nitelik artışıdır. Rakamsal artışla birlikte bunun da ötesine geçerek yüksek katma değerli ürün ihracatına odaklanmamız şart. Burada da son 21 yılda ciddi mesafe aldık. 2022’de yüzde 37 olan orta, yüksek ve yüksek teknolojili ürün ihracatının imalat içindeki payı bu yılın ilk 10 ayında yüzde 40.3’e yükseldi. Artış eğilimin devam etmesini son derecede önemli buluyorum. Ama buna rağmen ortalama 1,2 veya 1,3 dolar civarında seyreden kilogram başına ihracatı açıkçası Türk ekonomisine yakıştıramıyorum. Yüksek teknolojideki ürünlerin payını artırmalıyız. Savunma sanayi alanında bunu başardık. Kilogram başına ortalama 57.5 doların üstünü yakaladık. İha’larda bu rakam yaklaşık bin dolardır. İHA ve SİHA’larda elde ettiğimiz başarıyı, füze, gemi, zırhlı araç, kamera, hava savuma sistemleri ve elektronik harp sistemlerine teşmil etmek istiyoruz. İnsansız hava araçlarındaki optik kameraları Kanada’dan tedarik ediyorduk. Suriye’nin kuzeyindeki terör yuvalarına yönelik operasyonlar nedeniyle firma çeşitli bahanelerle teslimatlarına yapmamaya başladı. Sonra ambargo kararı geldi. Ardından Aselsan’a talimat verdik. Arkadaşlarımız tam bir seferberlik ruhu ile gece gündüz çalışıp 15-20 kamera üretip yerli İHA’larımza sundular. Üretimi ve tasarımıyla yazılımı ve sistem program mühendisiyle yerli ve milli kamera sistemini böylece ülkemize kazandırdık. Bugüne kadar 160 adet cats sisteminden 60 tanesini yerli SİHA platformlarıyla birlikte yurtdışına ihraç ettik. Şimdi bununla kalmıyor kameraların bir üst versiyonunu geliştiriyoruz. 80 kilometre mesafeden tank tespiti yapabilen bu kameramız şu an teknik özellikleri açısından dünyanın en iyi performansına sahip. ASELFLIR500 adını verdiğimiz kamera sistemimizin Şubat 2024’ten itibaren seri üretimine geçmeyi planlıyoruz. Burada sadece kendi ihtiyacımızı karşılamakla kalmadık. Aynı zamanda kilogram başına ihracat değeri 20 bin doları bulan bir ürüne sahip olduk. Kötü komşu hacet sahibi eder. İşte bu hikmeti bir kez daha yaşayarak gördük. Türkiye’nin ilk elektrikli aracı benzer bir başarı hikayesidir’ ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin yerinde saymakla yetinecek bir ülke olmadığını olamayacağını belirten Erdoğan, ‘Bizim gibi varlığını mücadeleye borçlu bir ülke için yerinde saymak demek geriye gitmek kan kaybet demektir. Biz kan kaybedemeyiz. Ekonomide sürekli hedef büyütmemizin, savunmada sürekli çıtayı yükseltmemiz, ihracatta başkalarıyla değil kendimizle yarışmamızın, turizmde daha büyük hedeflere yelken açmamızın diplomaside etkinliğimizin arttırmanın yollarını aramamızın her alanda hep daha güçlü daha iyi daha gelişmiş daha bağımsız olma idealiyle hareket etmemizin yegane sebebi işte budur. İnovasyon haftası etkinlikleri çerçevesinde paylaşılan çalışmaların, hikayelerin, ürünlerin ve ilham verici başarılı örneklerin hepimize rehberlik edeceğine inanıyorum. Kimi alanlarda kendimizi henüz yeterli görmesek de ihracatta elde ettiğimiz bu başarıların hiç biri tesadüf değildir. 2002’den beridir attığımız her adımı belli bir plan ve vizyon doğrultusunda attık. Hükümet olarak ilk günden itibaren inovasyon meselesine çok büyük önem verdik. Zira inovasyon olmadan yeni özgün kendi alanında çığır açan ürünler geliştirmeden ne yaparsak yapalım hangi desteği verirsek verelim hedeflerimize tam manasıyla ulaşamayacağımızı biliyorduk. Bu anlayışla teknoparkları yaygınlaştırarak üniversite sanayi işbirliğini destekleyerek, araştırma geliştirme çalışmalarını bilimsel faaliyetleri genç girişimcileri teşvik ederek, ülkemizde güçlü bir yenilikçilik ekosistemi kurduk. Araştırma geliştirme merkezi sayımızı sıfırdan bin 298’e tasarım merkezi sayımızı 0’dan 326’ya teknopark sayımızı 2’den 100’e çıkartarak yenilikçilik alanındaki iddialarımızın temelsiz olmadığını gösterdik’ dedi.
‘Şirketlerimiz üniversitelerimiz araştırma merkezlerimiz dışa açılmaktan uluslararası bir zemini oluşturmaktan asla korkmamalıyız’
Yenilikçiliğin mimarı ve taşıyıcısı olan TEKNOFEST gençliğinin yetişmesi için tüm imkanların seferber edildiğini söyleyen Erdoğan, ‘Artık nitelikli, başarılı ve donanımlı gençlerimiz geleceklerini yurt dışında değil bu topraklarda görüyor. Küresel ölçekte faaliyet gösteren şirketlerimizin sayısı arttıkça Türkiye dünyanın birçok bölgesinden nitelikli insan kaynağını da cezbediyor. Ziyaret ettiğimiz birçok firmada personel çeşitliliğine şahit oluyoruz. Gönül ve kültür coğrafyamızdan gelen bilim adamlarını araştırmacıları iyi yetişmiş mühendisleri gördükçe ülkemizin inovasyon ekosistemi adına memnuniyet duyuyoruz. Esasen bu ne bizim ne de gelişmiş ülkeler için yeni bir durum değildir. Bilimde, kültürde, sanatta, ticarette, eğitimde hasıl hayatın her alanında ilerlemek ancak beşeri zenginlik ve çeşitlikle mümkündür. Tarih boyunca İstanbul’dan Bağdat’a Kahire’den Şam’a İslam medeniyetinin gözde şehirleri hep bu şekilde gelişmiş ve kalkınmıştır. Batı’daki bilim merkezleri kendi sakinlerinin yanı sıra dünyadan bilim ve sanat insanlarını cezbederek büyümüşlerdir. Dünyanın en başarılı üniversiteleri en başarılı AR-GE merkezleri üretim ve araştırma merkezleri küresel ağ sahip uluslararası şirketleri yerel insan kaynağı yanında başka membalardan beslenmektedir. Bunun en somut örneği Silikon Vadisidir. Silikon Vadisi’nde Amerikalılarla birlikte dünyanın yüzlerce ülkesinden başarılı araştırmacılar girişimciler bilim insanları çalışıyor. Kullandığımız telefonların kim bilir kaç milletten insanın emeğinin ürünü olduğunu tahmin bile edemeyiz. Aynı durum arabadan bilgisayara telefonumuzdan uygulamalardaki kolumuzda bulunan saatlere kadar hemen her şey için bunlar geçerlidir. Şirketlerimiz üniversitelerimiz araştırma merkezlerimiz dışa açılmaktan uluslararası bir zemini oluşturmaktan asla korkmamalıyız’ dedi.
‘Yurt dışında kötüleyerek siyasi rant peşinde koşan muhterislerin heveslerini vatanımıza sahip çıkarak kursaklarında bıraktık’
Türkiye’yi içine kapatmayı sınırlarına hapsetmeyi amaçlayan söylemleri kesinlikle iyi niyetli bulmadığını kaydeden Erdoğan, ‘Son dönemde 5. Kol elemanları tarafından körüklenen lümpen faşizm büyük ve güçlü Türkiye yolundaki en büyük engellerden biridir. Çünkü faşizm sadece insanın ve insani hasretlerin değil sanatın yenilikçiliğin özgün ve özgür düşüncenin de hasmıdır. Kendi dışında herkesi düşman gören bu hastalıklı zihniyetin toplumumuzun ifsa etmesine özellikle gençlerimizi zehirlemesine gençler fırsat vermeyeceğiz. Ülkemize yatırım yapan istihdam sağlayan Türk ekonomisinin güçlenmesi hak ettiği düzeye gelmesi için katma değer üreten herkesi bağrımıza basmaya devam edeceğiz. Tıpkı tarihte olduğu gibi tıpkı bugün dünyanın gelişmiş ülkelerinde olduğu gibi renkliliği farklılığı çeşitliliği kaliteyi dünyanın neresinde olursa olsun bilgiyi bir zenginlik olarak görmek ve bunu ekonomik anlamda kazanca dönüştürmek bizim için tercihten öte zorunluluktur. Nice engelin üstesinden bu anlayış ile geldik. Nice badireyi atlattık. Nice saldırıyı püskürttük. Nice bize yapamazsınız diyenleri bize sürekli karamsarlık aşılayanları, bu ülkeden bir şey olmaz diyenleri başarılarımızla sürekli hüsrana uğrattık. Ülkemizi yurt dışında kötüleyerek siyasi rant peşinde koşan muhterislerin heveslerini vatanımıza sahip çıkarak kursaklarında bıraktık. Bundan sonrada aynısını yapacağız. 6 şubatta yaşadığımız deprem felaketinin yaralarını süratle sararken, hedeflerimizden asla kopmadık, kopmayacağız’ ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin bu dönemde millet olarak mazlum ve mağdur coğrafyalara sırtını dönmeyeceğini söyleyen Erdoğan, ‘Balkanlara, Kafkaslara, Türk dünyasındaki soydaşlarımıza sahip çıkıyorsak, 7 Ekim’de İsrail’in vahşi saldırılarında can veren Gazzeli kardeşlerimizin derdiyle de aynı şekilde dertleneceğiz. Tarihimizin hiçbir döneminde zulme rıza göstermedik. Bugün İsrail’in vahşetine ses çıkarmayanlar gibi soykırıma ve sömürüye ulaşmadık. İnsanımızın başını öne eğecek, utanacak çekinecek birileri tarafından önümüze konacak hiçbir bagajımız olmadı. Biz bunların hiç birine borçlu değiliz, tam aksine alacaklıyız. Ve anlımız ak, başımız dik yürüdük. Gittiğimiz her ülkede şu hakikate her defasında şahit oluyoruz. Türkiye zor zamanlarda sığınılacak güvenli yuva demektir. Türk ise özlenen yolu gözlenendir. Ayak izinin olduğu her yerde hayırla, hasretle yad edilendir. Tarihin bizlere yüklediği sorumluluğun bilinciyle, ya bir yol bulacağız, ya bir yol açacağız ama ne suretle olursa olsun. Yolda kalanlarda olmayacağız’ ifadelerini kullandı.