Geleneksel okçuluğa gönül veren Anka Geleneksel Okçuluk Spor Kulübü Derneği başkan yardımcıları iki kuzen İsmail Altaş ve Süleyman Erol, okçuluk malzemelerinin pahalı olmasından dolayı kendileri için evlerinin mutfağında başladıkları ok üretimine şimdilerde Türkiye’ye ve dünyaya malzeme üreten atölyede sürdürüyor. Dönem dizilerine de malzeme tedariki yapan ve dünyanın dört bir yanına el yapımı geleneksel okçuluk malzemeleri satan iki kuzenin, mutfakta başlayan üretme serüvenleri kurdukları Eral markasıyla dünyaya yayılıyor.

ATÖLYEYE İLK MALZEMEMİZİ BORÇLA ALDIK
Eral Geleneksel Okçuluk Ne Zaman Kuruldu?

İsmail Altaş: “ Eral Geleneksel Okçuluk’u 3 sene önce kurduk. Geleneksel okçulukla ilgili her türlü ok, yay, trikeş, özel imalatlar, tasarımlar, hediyelik eşyaların imalatını ve tedarikini yapıyoruz. Normalde ikimizin de farklı işleri var. Bu işe hobi boyutunda başladık. Evde mutfak masasının üzerinde plastik taburenin üzerinde başladı sonra bodruma indi sonra balkona çıktı son olarak bu imalathaneyi açtık.  Burasını kurduğumuzda ikimizin de cebinde hiç para yoktu. Bir arkadaşımızdan borç alarak ilk makinemizi alarak işe başladık. İlk etapta derdimiz kendi oklarımızı yapmaktı. Ailemizde 4 kişi okçulukla uğraşıyordu. Bir ok 20 liraydı ve biz 40 ok sipariş verdiğimizde maliyeti 800 liraydı. Bütçemizi de zorluyordu bu. Ok atan altın atar diye bir söz vardır. Çünkü bir talimde 5-6 tane ok aynı anda kırılabiliyor. Biz bu maliyetleri nasıl aşağıya çekebiliriz diye başladık. Sonra çevremizdeki arkadaşlarımızda ok siparişi vermeye başladı. Zamanla maliyetler daha da düşmeye başladı. İşleri daha da büyütmeye başladık. Mutfaktan, bodruma geçtik, bodrumdan balkona çıktık oraya sığamadık ve son olarak bu atölyeye taşınmak durumunda kaldık. Evlerimizin balkonlarında çok sabahladık. Hem kendi işlerimizi yaptık hem bu işi yaptık.

“KURULUŞ OSMANLI DİZİSİNİN 
SPONSORUNA ÜRÜN ÜRETİYORLAR”

Süleyman Erol: Balıkesir Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Koordinatör Yardımcısıyım. Kuzenimle birlikte geleneksel okçuluğa bir hobi olarak başladık. Geçmişimizden gelen mirasımızı gelecek nesillere aktarmak istedik. Uzun yıllar bu gelenek unutulmuş ve belli bir yıla kadar bununla ilgilenen olmamış. Bizler bu işe sandalye tepesinde başladık, şu anda dünyanın birçok ülkesine ürün gönderiyoruz. Hem Balıkesir’imizin hem ülkemizin adını duyuruyoruz. Dünyanın birçok ülkesine malzeme gönderen bir işletme haline geldik. Kuruluş Osman dizisinin sponsoruna gidecek olan hediyelik ürünleri üretiyoruz. Çok keyif alarak yapıyoruz. Atölyenin haricinde gençleri eğitiyoruz, üniversitede öğrencilere eğitim veriyoruz.

“DÜNYANIN DÖRT BİR YANINA ÜRÜN GÖNDERİYORUZ”
Birçok ülkeden siparişler, davetler alıyoruz. Bizim atölyemize şehrin dışında birçok insan geliyor. Yurtdışından birçok kişi atölyemizi gezmeye geldi. Çok keyif alıyoruz yaptığımız işten. Hobi olarak başladığımız işte vergi levhamızı aldık,  vergimizi ödüyoruz. Yurtiçi ve yurtdışına ürünler satıyoruz. Almanya, Fransa, Azerbaycan, Malezya, Singapur, Kuveyt, İran gibi birçok ülkeye ürünlerimizi gönderdik. Hala da gönderiyoruz. Bir müteşebbislik başarısı ortaya koyuyoruz. Devletten bir kuruş destek almadan bu işleri kendi imkanlarımızla yaptık.

“KAR MARJIMIZ ÇOK DÜŞÜK ÇÜNKÜ
BİZ BU İŞİ HOBİ OLARAK GÖRÜYORUZ”

Eral Geleneksel Okçuluk markasının doğuşu nasıl oldu?

İsmail Altaş: Ok atmak öyle basit bir şey değildir.  Her yaya göre sabit bir ok yoktur. Yayın özelliğine göre oklar var. Biz bu eksikliği gördük ve Türkiye’de ilk defa ahşap oka rapor aldık. Arkasında markalaşmaya gittik. Eral markasını oluşturduk. Lazer tezgahı aldık tüm ürünlere yüzeysel olarak markamızı vurmaya başladık. Arkasından sipariş formlarını hazırladık. Ürünlerimiz için kataloglar hazırlamaya başladık ve Türkiye’de ilk defa bir ok skalası yaptık. Müşterimiz ne istiyorsa ona göre ok imal ediyoruz. Sosyal medyada tanıtımlara başladık ve dünyanın dört bir yanında bu alanda ilgilenen kişilere ulaştık. Yaptığımız ürünlerde de kar marjımız çok düşüktür. Bunun sebebi de biz bu işi hala hobi olarak görmemizden kaynaklanıyor. Bizim için buradan gelen paranın önemi yok. Bizlerin zaten maaşları var. Amaç insanların uygun fiyatlara ok atmasını sağlamak. Başka kişilerin 25 liraya sattığı oku biz 15 liraya satıyoruz. Bize bu tutar yetiyor. Kazancımız atölyemizin kirasını, malzeme giderlerini karşılıyor ve bu bize yetiyor. Bu işten kazandığımızı bu işe yatırdık. Oklar 13 liradan başlıyor ve yukarıya doğru gidiyor. Balıkesir’de çok az dernekle çalışıyoruz. Ancak Türkiye’nin her yerindeki derneklerle çalışıyoruz. Her oku kişiye göre yapıyoruz. Okun yanı sıra deri zırhlar, deri kıyafetler yapıyoruz. Bunların hepsini üretip gönderiyoruz.

OK ATMAYAN KİŞİLERE ÜRÜN SATMIYORUZ

Süleyman Erol: Azerbaycan’dan bir müşterimiz bizden geleneksel okçulukla ilgili ürünleri almak istediğini söyledi. Bizim bir de önemli bir prensibimiz var. Yay kullanmamış, eğitim almamış, ok atmamış kimseye malzeme satmıyoruz. İsterse trilyon versin yapmıyoruz. Azerbaycan’daki müşterimiz bizden ürün alabilmek için baya çırpındı. Kuzenle ok atmadığın için malzeme satmıyoruz dedi. Müşterimiz ben olimpik atıyorum olmaz mı dedi. Fotoğrafını, videosunu attıktan sonra malzeme sattık.