Antalya Ticaret Borsası(ATB) Başkanı Ali Çandır, Ziraat Bankası tarafından kullandırılan devlet destekli tarımsal kredilerin, sektör açısından büyük öneme sahip olduğunun altını çizerek, ‘Üyelerimiz ve sektör paydaşları, Ziraat Bankası tarımsal kredi limitlerinin piyasa koşullarına uygun şekilde yükseltmesini talep etmektedir.
Antalya Ticaret Borsası(ATB) Başkanı Ali Çandır, Ziraat Bankası tarafından kullandırılan devlet destekli tarımsal kredilerin, sektör açısından büyük öneme sahip olduğunun altını çizerek, ‘Üyelerimiz ve sektör paydaşları, Ziraat Bankası tarımsal kredi limitlerinin piyasa koşullarına uygun şekilde yükseltmesini talep etmektedir. Diğer sektörlerde kredi limitleri sürekli güncellenirken zirai kredilerin bu alanda geri kalması, tarımı olumsuz etkilemektedir. Mevcut limitlerin en az iki katına yükseltilmesi, sektörümüzün gerçek ihtiyaçlarını karşılamasına katkı sağlayacaktır’ dedi.
ATB, Ağustos Ayı Meclis Toplantısı, Meclis Başkanı Erdoğan Ekinci başkanlığında ATB Toplantı Salonu’nda yapıldı. Yönetimin bir aylık çalışmasıyla ilgili üyelerin bilgilendirildiği toplantıda, ATB Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, tarım, ekonomi ve kente ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Çandır, ’30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 101. yıl dönümünü yarın kutlayacağız. Başta önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere işgalcileri yenilgiye uğratan, vatan için canlarını hiçe sayan kahramanlarımızı minnetle ve rahmetle anıyoruz. İş dünyası olarak, Ata’mızın işaret ettiği yoldan sapmadan, kararlılıkla ilerlemeye ve katkı sağlamaya devam edeceğiz’ dedi.
Seçim sonrası değişen ekonomi yönetiminin, politikaları akılcı bir temele oturtmak gerektiğini belirttiğini hatırlatan Başkan Çandır, ‘ Bu ay içerisinde, bu değişimin faiz ve kredi boyutunda, önemli adımlar atıldı. Böylece resmi enflasyonun yarısı kadar bir politika faizi uygulamaya girdi. Kredilerde de öncelikli alanlar belirlendi. Bu doğrultuda tüketici kredilerinden ziyade ticari krediler desteklendi. Fakat şunu da vurgulamak gerekir ki bankalar ticari kredilerde aşırı iştahsız davranmaya devam ediyorlar.
Açıklanan son verilere göre, tüketici kredileri yıllık ortalama yüzde 125 oranında artarken, ticari krediler sadece yüzde 67 artmıştır. Yani ticari krediler, ancak resmi enflasyon seviyesine yakın artabilmiştir. Tarım sektöründe ise Antalya’da yıllık kredi büyümesi yüzde 81 iken, Türkiye genelinde yüzde 108 olmuştur. Bu durum, Antalya tarımının diğer bölgelere göre daha fazla finansman sıkıntısı yaşadığının göstergesidir. Öz sermayesi zaten zayıf olan sektörümüz, bu durumdan ayrıca olumsuz etkilenmektedir’diye konuştu.
‘Kredi limitlerinin yükseltilmesi talebi’
Ziraat Bankası tarafından kullandırılan devlet destekli tarımsal kredilerin, sektör açısından büyük öneme sahip olduğunun altını çizen Başkan Çandır, ‘Üyelerimiz ve sektör paydaşları, Ziraat Bankası tarımsal kredi limitlerinin piyasa koşullarına uygun şekilde yükseltmesini talep etmektedir. Diğer sektörlerde kredi limitleri sürekli güncellenirken zirai kredilerin bu alanda geri kalması, tarımı olumsuz etkilemektedir. Mevcut limitlerin en az iki katına yükseltilmesi, sektörümüzün gerçek ihtiyaçlarını karşılamasına katkı sağlayacaktır. Çekle yapılan işlem hacimleri, iş dünyasının ekonomik durumunu yansıtan önemli bir göstergedir. Antalya’da çekle yapılan işlemlerin hacmi, uzun zamandır Türkiye ortalamasının üzerinde seyretmekteydi. Ancak Temmuz ayında, resmi enflasyonun ve önceki eğilimin çok üzerinde bir büyüme yaşadık. Antalya’da Temmuz ayında yıllık yüzde 248’lik bir artış yaşanırken, Türkiye genelinde bu oran yüzde 188’de kaldı. Bu durum, parasal sıkılaştırmanın Antalya iş dünyasına daha fazla yansıdığını ve nakit akışının ciddi bir sorun olduğunu göstermektedir. Sonuç olarak krediye erişemeyen iş insanlarımız çeke yüklenmiş durumda’ dedi.
Antalya’nın, ülke ekonomisinin yüzde 2.5 ila yüzde 3.4’lük bir bölümünü oluşturduğunu kaydeden Başkan Çandır, ‘ Buna karşılık çekle işlem hacmi, karşılıksız çek, protestolu senet ve krediler gibi göstergelerde daha yüksek paya sahibiz. Bu ve benzeri göstergelerle üretkenliğimiz ve verimliliğimiz açısından olumsuz bir tablo ortaya çıkıyor. Bu yeni eğilim, kentimizin 40 yıllık ortalamasını da düşürmektedir. Bu nedenle, kentimizin geleceği için çok dikkatli ve duyarlı davranmalıyız. Bu konuda, şunu vurgulamak istiyorum; Antalya ekonomisi, Türkiye’nin en dinamik ve belirli sektörlerde uzmanlaşmış ekonomilerinden biridir. Tarım, turizm, sanayi ve ticaret alanlarında önemli bir üretim kapasitesine ve istihdam potansiyeline sahiptir. Kentimiz, aynı zamanda eğitim, kültür, teknoloji ve bilim gibi alanlarda da öncü bir role sahiptir. Antalya bu özellikleriyle, ulusal ve uluslararası düzeyde rekabete açık bir konumdadır. Bu zenginlik ve uzmanlık içeren ekonomik yapımız, bizlere önemli avantajlar sağlamaktadır. Ancak bu potansiyelimizi harekete geçirmek için birlikte hareket etmeli ve ortak hedeflerimize tüm paydaşlarla birlikte odaklanmalıyız. Aslında geçmişte örneklerini gördüğümüz gibi Antalya’mız bunu başaracak kapasiteye sahiptir’ dedi.
‘Yüzde 40 finansman maliyeti’
Sektörün uzun bir süredir zor zamanlar geçirdiğini işaret eden Ali Çandır, ‘ Bir taraftan maliyet baskısı ve finansmana erişim imkansızlıkları belimizi bükerken diğer taraftan iklimsel ve doğal afetlere karşı en dirençsiz kesim olmamız hepimizi zorlamaktadır. Nitekim her ay kamuoyu ile paylaştığımız tarımsal enflasyon değerlendirmemizde girdi maliyetlerinin oluşturduğu olumsuz etkileri görüyoruz. Tarımsal faaliyetlerdeki önemli bir maliyet kalemi, girdi teminindeki vade farkıdır. Genellikle hasat sonu vadeyle temin edilen girdiler üzerinde en az yüzde 40 finansman maliyeti oluşmaktadır. Bu maliyet yükünü azaltmak amacıyla uzun bir süredir, tarımsal girdi portalı projesini dile getirmekteyim. Bu projenin finansman merkezini Ziraat Bankası, fiziki dağıtım merkezini de Tarım ve Orman Bakanlığı oluşturursa maliyetlerimizde en az yüzde 30 tasarruf sağlayabiliriz. Böylece tarımsal destekleme politikasına destek verici bir uygulama alanı da oluşturmuş oluruz’ dedi.
‘Sektörün sorunları’
Çandır, sektörün temel sorunları arasında; üretim alanlarının daralması, çiftçi sayısının azalması ve yaşlanması, istikrarsız gelir nedeniyle üretimden uzaklaşma gibi olumsuzluklar söz konusu olduğunu belirtti.
Bu olumsuzlukların hafifletilmesi için ilave gelir kaynağı oluşturulması gerektiğini vurgulayan Çandır, ‘ Üreticilerimizin güneş enerjisi ile elektrik üretme çabasına sistemli, sürdürülebilir ve toplam faydası yüksek olan bir çözüm üretmek bu gerekliliğe fayda sağlayacaktır. Enerji piyasasında haksız rekabete yol açmayan, belirli bir süredir tarımsal faaliyette bulunan ve tarımsal faaliyetlerini azaltmayan üreticilerimizin ihtiyaç fazlası elektriğinin tamamı satın alınmalıdır. Elde edilecek istikrarlı gelir sayesinde; tarımdan kopuş ve kırsaldan kaçış riski azalacaktır. Ayrıca fosil yakıt kullanımının azaltılmasına, karbon ayak izinin düşürülmesine ve tarımsal ihracatın artırılmasına da destek olacaktır. Üreticinin ihtiyaç fazlası elektriğinin satın alınması sadece bahsettiğim faydaları sağlamayacaktır. İlave olarak hemen önümüzde bir bariyer olarak duran Avrupa Birliği Sınırda Karbon Düzenlemesinde de bize avantaj sağlayacaktır. Borsa olarak son üç yıldır sürdürülebilirlik, iklim değişikliği, karbon salınımı ve yeşil mutabakata hazırlık konularında çalışmalar yapmaktayız. Bu çerçevede ‘Tarımsal Karbon Ayak İzini Hesapla’ isimli uygulama geliştirdik’ diye konuştu.
‘Kritik öneme sahip’
Üyeleri ve iş dünyasını yeşil mutabakata hazırlıklı olmaya davet eden Çandır, ‘Türkiye Ekonomi Şurası bu ay, TOBB Başkanımız Rifat Hisarcıklıoğlu’nun ev sahiplinde Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz, ilgili bakanlar ve 365 Oda-Borsa başkanın katılımıyla gerçekleşti. Şura’nın açılış konuşmasında Başkanımız Rifat Hisarcıklıoğlu özellikle krediye erişim zorluklarını ve yüksek maliyet artışlarını dile getirmiştir. Diğer taraftan finansmana erişimin kolaylaştırılmasını talep etmiştir. İş dünyamızın sesi olduğu için Hisarcıklıoğlu’na bir kez daha teşekkür ediyoruz. Şura’da dile getirilen sorunların çözümü için önümüzdeki ay açıklanacak orta vadeli programda adımlar atılmasını umuyoruz. Çünkü işletmelerimizin bu sorunlarının çözümü, genel ekonominin sağlığı ve istikrarı açısından son derecek kritik öneme sahiptir’ ifadelerine yer verdi.
Çandır, bu yıl 2-5 Kasım tarihleri arasında ANFAŞ Fuar Merkezi’nde Yöresel Ürünler Fuarı YÖREX’i, 12.kez gerçekleştireceklerine değinerek, üreticileri, ticaret erbablarını, kurumları 12.YÖREX’te yer almaya ve Antalya’daki yöresel şölene katılmaya davet etti.
Antalya Ticaret Borsası(ATB) Başkanı Ali Çandır, Ziraat Bankası tarafından kullandırılan devlet destekli tarımsal kredilerin, sektör açısından büyük öneme sahip olduğunun altını çizerek, ‘Üyelerimiz ve sektör paydaşları, Ziraat Bankası tarımsal kredi limitlerinin piyasa koşullarına uygun şekilde yükseltmesini talep etmektedir. Diğer sektörlerde kredi limitleri sürekli güncellenirken zirai kredilerin bu alanda geri kalması, tarımı olumsuz etkilemektedir. Mevcut limitlerin en az iki katına yükseltilmesi, sektörümüzün gerçek ihtiyaçlarını karşılamasına katkı sağlayacaktır’ dedi.
ATB, Ağustos Ayı Meclis Toplantısı, Meclis Başkanı Erdoğan Ekinci başkanlığında ATB Toplantı Salonu’nda yapıldı. Yönetimin bir aylık çalışmasıyla ilgili üyelerin bilgilendirildiği toplantıda, ATB Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, tarım, ekonomi ve kente ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Çandır, ’30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 101. yıl dönümünü yarın kutlayacağız. Başta önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere işgalcileri yenilgiye uğratan, vatan için canlarını hiçe sayan kahramanlarımızı minnetle ve rahmetle anıyoruz. İş dünyası olarak, Ata’mızın işaret ettiği yoldan sapmadan, kararlılıkla ilerlemeye ve katkı sağlamaya devam edeceğiz’ dedi.
Seçim sonrası değişen ekonomi yönetiminin, politikaları akılcı bir temele oturtmak gerektiğini belirttiğini hatırlatan Başkan Çandır, ‘ Bu ay içerisinde, bu değişimin faiz ve kredi boyutunda, önemli adımlar atıldı. Böylece resmi enflasyonun yarısı kadar bir politika faizi uygulamaya girdi. Kredilerde de öncelikli alanlar belirlendi. Bu doğrultuda tüketici kredilerinden ziyade ticari krediler desteklendi. Fakat şunu da vurgulamak gerekir ki bankalar ticari kredilerde aşırı iştahsız davranmaya devam ediyorlar.
Açıklanan son verilere göre, tüketici kredileri yıllık ortalama yüzde 125 oranında artarken, ticari krediler sadece yüzde 67 artmıştır. Yani ticari krediler, ancak resmi enflasyon seviyesine yakın artabilmiştir. Tarım sektöründe ise Antalya’da yıllık kredi büyümesi yüzde 81 iken, Türkiye genelinde yüzde 108 olmuştur. Bu durum, Antalya tarımının diğer bölgelere göre daha fazla finansman sıkıntısı yaşadığının göstergesidir. Öz sermayesi zaten zayıf olan sektörümüz, bu durumdan ayrıca olumsuz etkilenmektedir’diye konuştu.
‘Kredi limitlerinin yükseltilmesi talebi’
Ziraat Bankası tarafından kullandırılan devlet destekli tarımsal kredilerin, sektör açısından büyük öneme sahip olduğunun altını çizen Başkan Çandır, ‘Üyelerimiz ve sektör paydaşları, Ziraat Bankası tarımsal kredi limitlerinin piyasa koşullarına uygun şekilde yükseltmesini talep etmektedir. Diğer sektörlerde kredi limitleri sürekli güncellenirken zirai kredilerin bu alanda geri kalması, tarımı olumsuz etkilemektedir. Mevcut limitlerin en az iki katına yükseltilmesi, sektörümüzün gerçek ihtiyaçlarını karşılamasına katkı sağlayacaktır. Çekle yapılan işlem hacimleri, iş dünyasının ekonomik durumunu yansıtan önemli bir göstergedir. Antalya’da çekle yapılan işlemlerin hacmi, uzun zamandır Türkiye ortalamasının üzerinde seyretmekteydi. Ancak Temmuz ayında, resmi enflasyonun ve önceki eğilimin çok üzerinde bir büyüme yaşadık. Antalya’da Temmuz ayında yıllık yüzde 248’lik bir artış yaşanırken, Türkiye genelinde bu oran yüzde 188’de kaldı. Bu durum, parasal sıkılaştırmanın Antalya iş dünyasına daha fazla yansıdığını ve nakit akışının ciddi bir sorun olduğunu göstermektedir. Sonuç olarak krediye erişemeyen iş insanlarımız çeke yüklenmiş durumda’ dedi.
Antalya’nın, ülke ekonomisinin yüzde 2.5 ila yüzde 3.4’lük bir bölümünü oluşturduğunu kaydeden Başkan Çandır, ‘ Buna karşılık çekle işlem hacmi, karşılıksız çek, protestolu senet ve krediler gibi göstergelerde daha yüksek paya sahibiz. Bu ve benzeri göstergelerle üretkenliğimiz ve verimliliğimiz açısından olumsuz bir tablo ortaya çıkıyor. Bu yeni eğilim, kentimizin 40 yıllık ortalamasını da düşürmektedir. Bu nedenle, kentimizin geleceği için çok dikkatli ve duyarlı davranmalıyız. Bu konuda, şunu vurgulamak istiyorum; Antalya ekonomisi, Türkiye’nin en dinamik ve belirli sektörlerde uzmanlaşmış ekonomilerinden biridir. Tarım, turizm, sanayi ve ticaret alanlarında önemli bir üretim kapasitesine ve istihdam potansiyeline sahiptir. Kentimiz, aynı zamanda eğitim, kültür, teknoloji ve bilim gibi alanlarda da öncü bir role sahiptir. Antalya bu özellikleriyle, ulusal ve uluslararası düzeyde rekabete açık bir konumdadır. Bu zenginlik ve uzmanlık içeren ekonomik yapımız, bizlere önemli avantajlar sağlamaktadır. Ancak bu potansiyelimizi harekete geçirmek için birlikte hareket etmeli ve ortak hedeflerimize tüm paydaşlarla birlikte odaklanmalıyız. Aslında geçmişte örneklerini gördüğümüz gibi Antalya’mız bunu başaracak kapasiteye sahiptir’ dedi.
‘Yüzde 40 finansman maliyeti’
Sektörün uzun bir süredir zor zamanlar geçirdiğini işaret eden Ali Çandır, ‘ Bir taraftan maliyet baskısı ve finansmana erişim imkansızlıkları belimizi bükerken diğer taraftan iklimsel ve doğal afetlere karşı en dirençsiz kesim olmamız hepimizi zorlamaktadır. Nitekim her ay kamuoyu ile paylaştığımız tarımsal enflasyon değerlendirmemizde girdi maliyetlerinin oluşturduğu olumsuz etkileri görüyoruz. Tarımsal faaliyetlerdeki önemli bir maliyet kalemi, girdi teminindeki vade farkıdır. Genellikle hasat sonu vadeyle temin edilen girdiler üzerinde en az yüzde 40 finansman maliyeti oluşmaktadır. Bu maliyet yükünü azaltmak amacıyla uzun bir süredir, tarımsal girdi portalı projesini dile getirmekteyim. Bu projenin finansman merkezini Ziraat Bankası, fiziki dağıtım merkezini de Tarım ve Orman Bakanlığı oluşturursa maliyetlerimizde en az yüzde 30 tasarruf sağlayabiliriz. Böylece tarımsal destekleme politikasına destek verici bir uygulama alanı da oluşturmuş oluruz’ dedi.
‘Sektörün sorunları’
Çandır, sektörün temel sorunları arasında; üretim alanlarının daralması, çiftçi sayısının azalması ve yaşlanması, istikrarsız gelir nedeniyle üretimden uzaklaşma gibi olumsuzluklar söz konusu olduğunu belirtti.
Bu olumsuzlukların hafifletilmesi için ilave gelir kaynağı oluşturulması gerektiğini vurgulayan Çandır, ‘ Üreticilerimizin güneş enerjisi ile elektrik üretme çabasına sistemli, sürdürülebilir ve toplam faydası yüksek olan bir çözüm üretmek bu gerekliliğe fayda sağlayacaktır. Enerji piyasasında haksız rekabete yol açmayan, belirli bir süredir tarımsal faaliyette bulunan ve tarımsal faaliyetlerini azaltmayan üreticilerimizin ihtiyaç fazlası elektriğinin tamamı satın alınmalıdır. Elde edilecek istikrarlı gelir sayesinde; tarımdan kopuş ve kırsaldan kaçış riski azalacaktır. Ayrıca fosil yakıt kullanımının azaltılmasına, karbon ayak izinin düşürülmesine ve tarımsal ihracatın artırılmasına da destek olacaktır. Üreticinin ihtiyaç fazlası elektriğinin satın alınması sadece bahsettiğim faydaları sağlamayacaktır. İlave olarak hemen önümüzde bir bariyer olarak duran Avrupa Birliği Sınırda Karbon Düzenlemesinde de bize avantaj sağlayacaktır. Borsa olarak son üç yıldır sürdürülebilirlik, iklim değişikliği, karbon salınımı ve yeşil mutabakata hazırlık konularında çalışmalar yapmaktayız. Bu çerçevede ‘Tarımsal Karbon Ayak İzini Hesapla’ isimli uygulama geliştirdik’ diye konuştu.
‘Kritik öneme sahip’
Üyeleri ve iş dünyasını yeşil mutabakata hazırlıklı olmaya davet eden Çandır, ‘Türkiye Ekonomi Şurası bu ay, TOBB Başkanımız Rifat Hisarcıklıoğlu’nun ev sahiplinde Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz, ilgili bakanlar ve 365 Oda-Borsa başkanın katılımıyla gerçekleşti. Şura’nın açılış konuşmasında Başkanımız Rifat Hisarcıklıoğlu özellikle krediye erişim zorluklarını ve yüksek maliyet artışlarını dile getirmiştir. Diğer taraftan finansmana erişimin kolaylaştırılmasını talep etmiştir. İş dünyamızın sesi olduğu için Hisarcıklıoğlu’na bir kez daha teşekkür ediyoruz. Şura’da dile getirilen sorunların çözümü için önümüzdeki ay açıklanacak orta vadeli programda adımlar atılmasını umuyoruz. Çünkü işletmelerimizin bu sorunlarının çözümü, genel ekonominin sağlığı ve istikrarı açısından son derecek kritik öneme sahiptir’ ifadelerine yer verdi.
Çandır, bu yıl 2-5 Kasım tarihleri arasında ANFAŞ Fuar Merkezi’nde Yöresel Ürünler Fuarı YÖREX’i, 12.kez gerçekleştireceklerine değinerek, üreticileri, ticaret erbablarını, kurumları 12.YÖREX’te yer almaya ve Antalya’daki yöresel şölene katılmaya davet etti.