Bir sahne sanatı  olan tiyatronun çıkışı yıllar öncesine dayanmakta. Artık eskisi gibi tiyatroculuk yapan da pek kalmadı tiyatro salonları da. Eskiden tiyatroların sergilendiği amfitiyatrolar bile ihtişamlı yapılarıyla tiyatronun ne kadar da önemli bir yeri olduğunun kanıtı gibi. Şimdi sadece tarihi eser olarak gezdiğimiz yerlerde kim bilir ne tür oyunlar oynandı. Ülkemizde de bir dönem tiyatro oyunlarına adını yazdıran Suna Pekuysal’ın bugün vefatının yılı. Daha hayatın ne olduğunu bilmeden babasını kaybeden ve annesinin yanında tiyatrolarda büyüyen sanatçımızın tiyatroya atılmaması zaten imkansız olurdu. Çok küçük yaşta sahne almış ve devamı da gelmişti. Yıllar sonra bir tiyatro oyununda beraber oynadığı Ergun Köknar ‘ın sahnede kendisine ilanı aşk etmesiyle hayatını onunla birleştirdi. Bir çekim sırasında düşüp omuriliği zedelenen sanatçı buna rağmen çocuk doğurup hastalığın daha da ilerlemesine sebep açtı. Bir çok kez ameliyat olmasına rağmen omuriliğindeki hasar düzeltilemedi. Yılların getirdiği yıpranmayla beraber vücudu kamburlaşmaya başladı. Ama biler onu öyle kabullendik. Kendisi benim gözümde dimdik bir kadındı. Sahnede seyretmedim ama filmlerinde izlediğimde harika bir duruşu ve harika bir gülüşü vardı. O kadar samimi o kadar içten oynamış ki rollerini bizler kendisini çok sevdik. Çok ünlü olan Lüküs Hayat müzikaliyle sevenlerinin aklında yer edindi. Yaşadığı dönem boyunca defalarca tiyatro sahnesinde, sinemada ve daha sonraları dizilerde kendisini izleme fırsatı bulduk. Oynadığı her karakteri o kadar içten oynamış ki defalarca ödül kazanmış. Soy isminin tam tersine aşırı neşeli hayat dolu bir sanatçı geçti hayatımızdan.