Balıkesir Eğitim-Sen Şube Başkanı Halil İbrahim Kilciler, CİMER üzerinden Edremit temsilciliğindeki 12 üyeye yapılan şikayet ve bu şikayetler üzerine savcılık kanalıyla üyelerinin ifadeye çağırılmalarına tepki gösterdi. Başkan Kilciler; emekliliği yaklaşan ve yaklaşık 30 yıldır devlete hizmet eden bir üyelerine öğrencilik yıllarındaki bir davasının sorulmasının altında trol şikayetler yattığını söyledi.
“AMAÇ EĞİTİM-SEN’E ZARAR VERMEK”
Balıkesir Eğitim-Sen Şube Başkanı Halil İbrahim Kilciler, sendika üyelerine çalıştıkları kurumlarda mobbing uygulama koşulu bulamayanlar, yargı yoluyla mobbing uygulamaya çalıştıklarını söyledi. Kilciler, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Arkadaşlarımıza 5yıl- 8 yıl önce katıldıkları Eğitim Sen ve KESK eylemlerine neden katıldıkları sorulmaktadır. Hatta bir kısmı bu gün emekli olan arkadaşlarımıza öğrencilik yıllarındaki davranışları sorulmuştur. Herkes tarafından kolayca anlaşılacağı gibi bir suç yaratma uğraşı vardır. Arkadaşlarımızın görevleriyle ilgili bir kusurları varsa, 675 sayılı ve 1702 sayılı kanunların gereğini okul yöneticileri yerine getirir. Ama yasalara göre hiçbir kusurları yok.
Edremit yerelinde yapılan eski tarihlerdeki basın açıklamaları, “suçmuş” gibi sorulara dönüştürülmüştür. Bir çalışanın “1 MAYIS MİTİNGİ”ne katılmasından daha doğal ne olabilir ki?
Soma’da 301 madencinin yaşamını yitirmesine vicdan sahibi bir öğretmen nasıl seyirci kalabilir?
Ankara Garında içinde eğitim emekçisi sendikamızın üyelerinin de bulunduğu 103 karanfilin katledilmesine nasıl sessiz kalınabilir? Bu katliamdan sonrada değişik yerlerde benzeri katliamlar düzenleyen insanlığın yüz karası barbar IŞİD çetelerine nasıl sessiz kalmamız beklenir?
Bu uyduruk sorulardan da kolayca anlaşılacağı gibi bu saldırı aslında eğitim emekçilerinin yegâne temsilcisi olan Eğitim Sen’e örgütlülüğüne saldırıdır. CİMER’den gelen her dosya soruşturma konusuna dönüştürülmemelidir. Anayasa, Uluslararası Sözleşmeler, 4688 sayılı kanun ve diğer yasal güvenceler yok sayılarak Sendikal faaliyetler açıkça “suç” şeklinde değerlendiriliyor. Anayasal haklarımızı kullanmak suç değildir, aksine bu hakların kullanılmasını engellemek suçtur.
Arkadaşlarımızın hem kamuda üstlendikleri görevlerindeki, hem de sendikal mücadeledeki başarıları bazı sendikaları rahatsız etmiş olacak ki anlaşılan trolleri devreye sokmuşlar. Üyelerimize çalıştıkları kurumlarda mobbing uygulama koşulu bulamayanlar, yargı yoluyla mobbing uygulamaya çalışıyorlar.
Eğitim Sen’liler olarak; biz öncüllerimizin sürdürdüğü mücadeleyi devam ettireceğiz.
Görüldüğü gibi biz yine, eşitlik ve özgürlük mücadelemizden, laik ve bilimsel eğitim amacımızdan, demokratik ve anadilde eğitim şiarımızdan, nitelikli ve kamusal eğitim talebimizden vazgeçmeyeceğiz. Eğitim Sen toplumun umudu olmaya, Eğitim Sen güneşiyle toplumu aydınlatmaya devam edeceğiz. Ve karanlık güç odaklarının yargıyı da kullanarak sendikamıza yönelttiği şuursuz saldırılarını, birbirimize daha sıkı sarılarak, mücadele bayrağımızı daha da yükselterek aşacağız.”
“AMAÇ EĞİTİM-SEN’E ZARAR VERMEK”
Balıkesir Eğitim-Sen Şube Başkanı Halil İbrahim Kilciler, sendika üyelerine çalıştıkları kurumlarda mobbing uygulama koşulu bulamayanlar, yargı yoluyla mobbing uygulamaya çalıştıklarını söyledi. Kilciler, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Arkadaşlarımıza 5yıl- 8 yıl önce katıldıkları Eğitim Sen ve KESK eylemlerine neden katıldıkları sorulmaktadır. Hatta bir kısmı bu gün emekli olan arkadaşlarımıza öğrencilik yıllarındaki davranışları sorulmuştur. Herkes tarafından kolayca anlaşılacağı gibi bir suç yaratma uğraşı vardır. Arkadaşlarımızın görevleriyle ilgili bir kusurları varsa, 675 sayılı ve 1702 sayılı kanunların gereğini okul yöneticileri yerine getirir. Ama yasalara göre hiçbir kusurları yok.
Edremit yerelinde yapılan eski tarihlerdeki basın açıklamaları, “suçmuş” gibi sorulara dönüştürülmüştür. Bir çalışanın “1 MAYIS MİTİNGİ”ne katılmasından daha doğal ne olabilir ki?
Soma’da 301 madencinin yaşamını yitirmesine vicdan sahibi bir öğretmen nasıl seyirci kalabilir?
Ankara Garında içinde eğitim emekçisi sendikamızın üyelerinin de bulunduğu 103 karanfilin katledilmesine nasıl sessiz kalınabilir? Bu katliamdan sonrada değişik yerlerde benzeri katliamlar düzenleyen insanlığın yüz karası barbar IŞİD çetelerine nasıl sessiz kalmamız beklenir?
Bu uyduruk sorulardan da kolayca anlaşılacağı gibi bu saldırı aslında eğitim emekçilerinin yegâne temsilcisi olan Eğitim Sen’e örgütlülüğüne saldırıdır. CİMER’den gelen her dosya soruşturma konusuna dönüştürülmemelidir. Anayasa, Uluslararası Sözleşmeler, 4688 sayılı kanun ve diğer yasal güvenceler yok sayılarak Sendikal faaliyetler açıkça “suç” şeklinde değerlendiriliyor. Anayasal haklarımızı kullanmak suç değildir, aksine bu hakların kullanılmasını engellemek suçtur.
Arkadaşlarımızın hem kamuda üstlendikleri görevlerindeki, hem de sendikal mücadeledeki başarıları bazı sendikaları rahatsız etmiş olacak ki anlaşılan trolleri devreye sokmuşlar. Üyelerimize çalıştıkları kurumlarda mobbing uygulama koşulu bulamayanlar, yargı yoluyla mobbing uygulamaya çalışıyorlar.
Eğitim Sen’liler olarak; biz öncüllerimizin sürdürdüğü mücadeleyi devam ettireceğiz.
Görüldüğü gibi biz yine, eşitlik ve özgürlük mücadelemizden, laik ve bilimsel eğitim amacımızdan, demokratik ve anadilde eğitim şiarımızdan, nitelikli ve kamusal eğitim talebimizden vazgeçmeyeceğiz. Eğitim Sen toplumun umudu olmaya, Eğitim Sen güneşiyle toplumu aydınlatmaya devam edeceğiz. Ve karanlık güç odaklarının yargıyı da kullanarak sendikamıza yönelttiği şuursuz saldırılarını, birbirimize daha sıkı sarılarak, mücadele bayrağımızı daha da yükselterek aşacağız.”