Cumhuriyet Halk Partisi Balıkesir Milletvekili Ensar Aytekin, Ulusal Süt Konseyi’nin sütün litresi için üreticiye verdiği desteği arttırmamasına tepki gösterdi. Süt ineklerinin mezbahalarda kesim kuyruğuna gireceğini ifade eden Aytekin “iktidarın amacı, süt üreticisini tamamen bitirmek gibi görünüyor. Bu kafayla giderse, peynir lüks olacak. Sadece televizyonda göreceğimiz bir besin olacak.” dedi.
CHP’li Aytekin’in açıklaması şöyle:
Türkiye’nin enflasyon hastalığı sürüyor. Maliye Bakanı Nebati’nin sektör temsilcileriyle yaptığı toplantıda dile getirdiği yem fiyatlarının artma sebebi süt fiyatlarındaki artıştır gibi akla ziyan açıklamasını kendine talimat olarak gören Ulusal Süt Konseyi, üreticinin dar boğazda olmasına rağmen bakanın ifadesini talimat gibi algılayıp, destek primlerine zam yapmadı. Olan binlerce üreticiye oldu.
Gıda Komitesi talimatıyla çiğ süt fiyatı 7.5TL olarak sabitlendi. Tarım Bakanlığı üreticiye verdiği 20 kuruşluk desteği arttırmadı. Diğer yandan ise süt tozu ihracatı kısıtlandı. Arz fiyatlarını kontrol edip, nihai ürün artışından üreticiyi mahrum bırakmanın mantıkla açıklanacak yanı yoktur.
Gıda enflasyonunu kontrol altına almak için, önce TÜİK’in verileriyle oynayıp, halka gerçekle alakası olmayan enflasyon oranı açıklayanlar, şimdi vites yükseltip üreticiye üstü kapalı şekilde üretmeyin diyorlar. Bu yapılan sadece sektördeki büyük devleri koruma adımıdır. Ulusal Süt Konseyi’nin yarattığı sistem, birkaç büyük üreticiyi ve 3 harfli marketlerin tedarikçilerini korurken, Anadolu’nun dört bir yanındaki üreticiler ise mağdur edilmektedir. Üreticiler, bu destek fiyatlarıyla açıkça zarar etmektedir. Bu kararla küçük üreticilerin süt inekleri mezbahalarda kesim kuyruğuna girecektir. Bu fiyatlar, çiftlikte küçük üreticiyi, markette ise tüketiciyi mağdur edecektir.
Tarımda İthalata Bağımlılık Sürerse Ülke İflas Eder
Ülkenin büyükbaş hayvan varlığındaki azalış TÜİK rakamlarında da görülmektedir.
İşin özeti şudur: Meralarımızı kullanmak yerine saman ithal ediyoruz, üreticiyi desteklemek yerine Venezuela’dan peynir ithal ediyoruz, tüketiciye gelince de market raflarında uzaktan baktırıyoruz. Böyle giderse süt ve süt ürünleri fiyatlarında hızlı yükselişler göreceğiz. Bunun sonucunda da peynirleri sadece televizyonda göreceğiz. Tarımda ithalata bağımlılık sürerse ülke iflas eder.
Ülkenin birçok ilinde gastronomi etkinlikleri düzenleyerek, toplanıp yiyor içiyorlar. Adına da mutfak tanıtımı diyorlar. O ürünler nasıl oluşuyor, hangi malzeme nasıl üretiliyor en ufak fikirleri yok. Örneğin Balıkesir’in tanıtımı için 50 peynirli şehir diye kitap basıyorlar. Sonra Balıkesir’in böyle bir mutlak üstünlüğü yokmuş gibi tutup, peynir ithal edip, desteği azaltıp üreticiyi mağdur ediyorlar. Vatandaş ne yapacak, peyniri sadece kitapta broşürde mi görecek?
Büyük devlet adamı olmak için, dünya liderlerine laf dalaşına girmeye gerek yok. Pandemi de gösterdi ki dünyanın kurtuluşu tarım gibi stratejik sektörlerde mutlak üstünlüğü ele geçirmek. Türkiye buna gayet müsait. Üreticiyi ihya et, dışa bağımlılığı minimuma indir, üretici devletim benim arkamda dağ gibi duruyor desin. Ama ithalatı üretime tercih edenler, günlük çıkarlarına bütün bir ülkeyi mağdur ediyor. Bu tutum, sürdürülemez bir tutumdur.
CHP’li Aytekin’in açıklaması şöyle:
Türkiye’nin enflasyon hastalığı sürüyor. Maliye Bakanı Nebati’nin sektör temsilcileriyle yaptığı toplantıda dile getirdiği yem fiyatlarının artma sebebi süt fiyatlarındaki artıştır gibi akla ziyan açıklamasını kendine talimat olarak gören Ulusal Süt Konseyi, üreticinin dar boğazda olmasına rağmen bakanın ifadesini talimat gibi algılayıp, destek primlerine zam yapmadı. Olan binlerce üreticiye oldu.
Gıda Komitesi talimatıyla çiğ süt fiyatı 7.5TL olarak sabitlendi. Tarım Bakanlığı üreticiye verdiği 20 kuruşluk desteği arttırmadı. Diğer yandan ise süt tozu ihracatı kısıtlandı. Arz fiyatlarını kontrol edip, nihai ürün artışından üreticiyi mahrum bırakmanın mantıkla açıklanacak yanı yoktur.
Gıda enflasyonunu kontrol altına almak için, önce TÜİK’in verileriyle oynayıp, halka gerçekle alakası olmayan enflasyon oranı açıklayanlar, şimdi vites yükseltip üreticiye üstü kapalı şekilde üretmeyin diyorlar. Bu yapılan sadece sektördeki büyük devleri koruma adımıdır. Ulusal Süt Konseyi’nin yarattığı sistem, birkaç büyük üreticiyi ve 3 harfli marketlerin tedarikçilerini korurken, Anadolu’nun dört bir yanındaki üreticiler ise mağdur edilmektedir. Üreticiler, bu destek fiyatlarıyla açıkça zarar etmektedir. Bu kararla küçük üreticilerin süt inekleri mezbahalarda kesim kuyruğuna girecektir. Bu fiyatlar, çiftlikte küçük üreticiyi, markette ise tüketiciyi mağdur edecektir.
Tarımda İthalata Bağımlılık Sürerse Ülke İflas Eder
Ülkenin büyükbaş hayvan varlığındaki azalış TÜİK rakamlarında da görülmektedir.
İşin özeti şudur: Meralarımızı kullanmak yerine saman ithal ediyoruz, üreticiyi desteklemek yerine Venezuela’dan peynir ithal ediyoruz, tüketiciye gelince de market raflarında uzaktan baktırıyoruz. Böyle giderse süt ve süt ürünleri fiyatlarında hızlı yükselişler göreceğiz. Bunun sonucunda da peynirleri sadece televizyonda göreceğiz. Tarımda ithalata bağımlılık sürerse ülke iflas eder.
Ülkenin birçok ilinde gastronomi etkinlikleri düzenleyerek, toplanıp yiyor içiyorlar. Adına da mutfak tanıtımı diyorlar. O ürünler nasıl oluşuyor, hangi malzeme nasıl üretiliyor en ufak fikirleri yok. Örneğin Balıkesir’in tanıtımı için 50 peynirli şehir diye kitap basıyorlar. Sonra Balıkesir’in böyle bir mutlak üstünlüğü yokmuş gibi tutup, peynir ithal edip, desteği azaltıp üreticiyi mağdur ediyorlar. Vatandaş ne yapacak, peyniri sadece kitapta broşürde mi görecek?
Büyük devlet adamı olmak için, dünya liderlerine laf dalaşına girmeye gerek yok. Pandemi de gösterdi ki dünyanın kurtuluşu tarım gibi stratejik sektörlerde mutlak üstünlüğü ele geçirmek. Türkiye buna gayet müsait. Üreticiyi ihya et, dışa bağımlılığı minimuma indir, üretici devletim benim arkamda dağ gibi duruyor desin. Ama ithalatı üretime tercih edenler, günlük çıkarlarına bütün bir ülkeyi mağdur ediyor. Bu tutum, sürdürülemez bir tutumdur.